29 Haziran 2013 Cumartesi

Bebeklerde Aşı Sonrası Reaksiyonlar ve Yapılması Gerekenler

Aşı sonrası reaksiyonlar ve yapılması gerekenler:

Hepatit B aşısı: Hepatit B aşısı yapıldıktan sonra aşıya bağlı reaksiyon oluşması çok nadir bir durumdur.


Görülebilecek reaksiyonlar; aşı yerinde kızarıklık, şişlik, ateş, yorgunluk, huysuzluk, kusma, ishal, uykusuzluk gibi şikayetler görülebilir. Bu durumlar karşısında ağrı kesici ateş düşürücü verilerek ve doktorla görüşülmelidir.

Karma aşı: Diğer aşılara göre aşı sonrası reaksiyonlar daha sık görülür. Aşı bölgesinde kızarıklık, şişlik ve sertlik görülür ve aşıdan sonra ilk üç gün içerisinde ateş, ağrı, huzursuzluk ve ağlama görülebilir.


Aşıdan sonra ağrı kesici kullanılması ateş ve ağrı için faydalı olur, koldaki sertlik ve şişlik içinse ilk 2 gün günde 10 dakika arayla kolonyalı pamuk ile pansuman yapılabilir. Bunlardan başka oluşabilecek diğer reaksiyonlar için doktorla görüşmek gerekir.

BCG aşısı: Diğer adıyla verem aşısı yapıldıktan sonra reaksiyon görülmesi nadir bir durumdur. Aşı yapılan bölgede ilk 4 ya da 6 hafta sertlik, kızarıklık, kabarıklık, akıntı olabilir.


Aşı yapılan koltuk altında beze de gelişebilir. Bunlar normaldir ancak bunlar dışında görülebilecek diğer sorunlar için doktorla görüşmek gerekir.

Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak aşısı: Aşı sonrası reaksiyon görülmesi nadirdir. Aşıdan sonraki 5-12 gün sonra ateş, hapşırık, burun akıntısı ve deri döküntüsü görülebilir. Bebek Ağrı kesici ateş düşürücü ile desteklenmelidir.

Suçiçeği aşısı: Enjeksiyon yapılan yerde sertlik, kızarıklık, şişme görülebilir. Aşılamadan 1-3 hafta sonra ateş ve döküntü ortaya çıkabilir. Bu durumda ağrı kesici ve ateş düşürücü verilebilir ama kesinlikle aspirin verilmemelidir.

Hepatit A aşısı: Aşı sonrası reaksiyon görülmesi nadirdir. Aşı yapılan yerde ağrı, kızarıklık, sertlik olabilir. Hafif ateş ve baş ağrısı da görülebilir. Bu durumlarda bebeğe ağrı kesici ateş düşürücü verilmelidir.

Grip aşısı: şişlik, kızarıklık, morarma, sertlik, ateş, terleme, halsizlik, baş ağrısı görülebilir. Bu yan etkiler kendiliğinden geçecektir. İlaç tedavisi gerektirmez.



Bebeklerde Aşı Sonrası Reaksiyonlar ve Yapılması Gerekenler

28 Haziran 2013 Cuma

Cevizin ve Ceviz Yağının Cilde Saça Yüze Faydaları Nelerdir

Ceviz ve ceviz yağının faydaları saymakla bitmez ceviz birçok kanser türüne karşı koruma sağlarken bağışıklık sistemimizi de güçlendirmektedir.


Yapısında bulunan omega-3 yağ asitleri sayesinde kalp hastalıkları, diyabet, yüksek kan basıncı ve depresyonu azalttığı gözlemlenmiştir.


Doğa ananın biz insanlara verdiği en faydalı besinlerden biri olan cevizin faydalarına bakacak olursak;

Cevizin faydaları:

Ceviz yapısında bulunan faydalı maddeler sayesinde kanımızı temizleyerek, kansızlığı gidermeye yardımcı olur.


Bazı hastalık durumlarında tüketildiğinde faydasının olduğu saptanmıştır. Şeker hastaları cevizi doktor tavsiyesi doğrultusunda belirlenen miktarda tükettikleri sürece faydalı olmuştur. Verem hastalarında da fayda sağlamaktadır.


Ceviz aynı zamanda doğal boya kaynağı olduğu için el ve saç boyamalarında kullanılabiliyor.


Cevizin yapısında bulunan A, B, C, E, K vitaminleri ceviz tüketildiği zaman insan vücuduna çok faydalar sağlamaktadır.


Ceviz ağacının yapraklarından yapılacak çayın tüketilmesiyle beraber mide rahatsızlıklarına ve bağışıklık ile sindirim sistemine çok faydalı olduğu bilinmektedir.


Nasır tedavisinde kullanıldığında faydası olduğu görülmüştür. Doğal nasır ilacıdır.

Ceviz yağının da çok faydaları vardır:


Ceviz yağı düzenli kullanımda cildi nemlendirerek parlaklık sağlar.


Saç bakımında çok faydası görülmüştür. Saç köklerini sağlamlaştırarak saçlarınızın güçlü olmasını sağlar.


Bazı kronik hastalıklarda çok faydası olunduğu gözlenmiştir. Kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı gibi


Diyabet hastaları tarafından da kullanılması önerilen ceviz yağı doktor tavsiyesi ile belli düzeylerde tüketildiği zaman kan şekerini dengelemektedir.


Ceviz yağının içeriğinde bulunan omega-3 yağları sayesinde kalp damar tıkanıklığı olan hastalarda kullanımı önerilmektedir.


İnsan vücudunda kılcal damarlar üzerinde onarıca etkiye sahiptir.


Ceviz yağı belli düzeylerde tüketildiği zaman tansiyon hastalarında faydalı olduğu saptanmıştır.


Ceviz yağı başta egzama ve mantar olmak üzere daha bir çok cilt hastalığına iyi geldiği bilinmektedir.



Cevizin ve Ceviz Yağının Cilde Saça Yüze Faydaları Nelerdir

Erkek ve Kız Bebek Cinsiyet Belirleme Yöntemleri Nasıl Olur

Gebelik olayı gerçekleştikten sonra bebeğin cinsiyetini belirlemek için bazı yöntemler kullanılır.


Çok eski çağlardan beri popüler olmaya devam eden bu konu her geçen zaman daha farklı yöntemlerle gündemde kalmaya ve merak konusu olmaya devam ediyor.


Bu duruma bağlı olarak halk arasında bebeğin cinsiyetini belirlemek için çok farklı yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Fakat unutmamak gerekir ki bu yöntemlerin kesin bir dayanağı bulunmamaktadır.


Sadece söylentilerden ibaret olan bu yaklaşım ve inanış zaman kaybından başka bir şey değildir. Bebeğin cinsiyetini belirlemede tıbbı dayanağı olan ve yüzde yüz gerçek sonuç veren tek bir yöntem vardır.


O da PGD denilen genetik tahlil yöntemidir. Bunun dışında aktaracağımız yöntemler sadece hurafeden ibarettir.

Çin takvimi yöntemi: Çin takvimine göre anne adayının yaşına ve gebe kalma ayına göre bebeğin cinsiyeti hakkında yorum yapılmaktadır.

Shettles yöntemi: Landrum shettles adında bir doktor tarafından geliştirilmiştir. Y kromozomunun X kromozomuna göre daha hızlı olması ve daha az yaşaması esasına dayanmaktadır.


Buna göre kadının yumurtlama anına yakın dönemde ilişkide bulunulursa bebeğin erkek olma ihtimalinin yüksek olacağını savunmaktadır.


Yumurtlamadan 2-4 gün önce ilişkiye girilirse bebeğin kız olma ihtimalinin yüksek olduğunu savunmaktadır.

Whelan yöntemi: Shettles yöntemini tam tersini savunmaktadır. Bu iki yönteminde doğruluğu tartışmalıdır.

Ericsson Albumin Yöntemi: Erkekten alınan spermler x ve y kromozomu içerenler diye ikiye ayrılır ancak bu çok zor bir işlem olduğundan yüzde yüz ayırma işlemi gerçekleşemez ve buna bağlı olarak bebeğin cinsiyeti hakkında da kesin bir şey söylemek mümkün olamaz.


Erkek bebek isteniyorsa y kromozomu içeren bölgedeki spermler ile IUI (aşılama) yöntemi ile gebelik denenmektedir.


Kız bebek isteniyorsa X kromozomu içeren bölgedeki spermler ile aşılama denenmektedir. Etik bir yöntem değildir ancak yüzde 70-80 oranında isabet edebilmiştir. Tartışmalı bir konudur.

Microsort Yöntemi: Ericsson Albumin Yöntemi ile aynıdır tek farkı x ve y kromozomlarını ayırmaktaki tekniktir. Yüzde 70-80 oranında isabetli olmuştur.

Selnas Yöntemi: Selnasa göre kadın yumurta hücresi bazı dönemlerde x ve y kromozomlarını iterek ya da çekerek cinsiyete karar verilmektedir.


İşte bu zamanları tespit ederek yapılan bir takvim oluşturularak hangi cinsiyette bebek isteniyorsa o dönemde ilişkiye girilmesi sağlanır.



Erkek ve Kız Bebek Cinsiyet Belirleme Yöntemleri Nasıl Olur

27 Haziran 2013 Perşembe

Kadınlarda Kızlarda Doğum Kontrol ve Korunma Yöntemleri Haplar

Kadınlara yönelik korunma yöntemleri rahim içi spiraller, diyafram,haplar, tüp ligasyonu, erkek üreme hücrelerini öldüren haplar, iğne başlıca kullanılan ve etkileri farklılık gösteren yöntemlerdir.

Haplar (Gebeliği önleyici haplar, oral kontraseptifler): Kadınlık hormonları içerirler. Her gün düzenli ağızdan alındığında, yumurtanın oluşumunu engeller.


Rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önlerler. Etkili bir yöntemdir cinsel ilişki olsa da, olmasa da her gün aynı zamanda unutulmadan alınmalıdır.


Kadın hapı almayı unutursa, gebe kalma tehlikesi vardır. Her gün düzenli alınması gereklidir. Alınmadığı gün gebe kalma ihtimaliniz vardır.

Rahim içi araç (RİA, Spiral): Rahim içi araç, esnek materyalden yapılmıştır, rahmin içine sağlık personeli tarafından yerleştirilir.


Yerleştirildikten hemen sonra etkisi başlar ve 10 yıl boyunca etkilidir. RİA, spermlerin kadının tüplerine ulaşmasını engeller.


Çıkarıldıktan hemen sonra gebelik geri döner. RİA, sağlık kuruluşlarında yerleştirilir. Kullanımı son derece rahattır. Hiçbir yan etkisi bulunmaz.

İğneler (aşı, enjekte edilen hormonlar): İğneler, hormon içerir. Her ay ve 3 ayda bir yapılan iki türü vardır. Yapıldıktan sonra kana yavaş yavaş hormon salınır.


Hapa benzer şekilde yumurtanın oluşumunu engeller. Ayrıca rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önler. Avantajı 3 ayda bir yapmaktır.

Diyafram: İnce plastikten yapılmış, rahmin vajene açılan kısmına yerleştirilen bir kapaktır. Spermlerin rahme geçmesini engeller.


Kadın, cinsel ilişki öncesinde diyaframı kendi yerleştirir, cinsel ilişki sonrasında ise çıkarır. En etkili yöntemlerdendir. Kadın prezervatifi de denir.

Erkek döl hücrelerini öldüren tablet ve fitiller (Spermisitler): Erkek döl hücrelerini öldüren tablet ve fitiller, gebeliği önlemek için cinsel ilişkiden önce kadın tarafından vajenin içine yerleştirilir. Bu maddeler, spermleri rahme ulaşmadan öldürür ve yumurta döllenmemiş olur.

Kadının tüplerinin bağlanması (tüp ligasyonu):Kadının gebelikten korunmak için kullanabileceği kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir yöntemdir.


En etkili yöntemlerden biridir. Fazla çocuk sahibi olmak istemeyen çiftler için uygundur.


Eşin rızası gereklidir. Tüpler, sadece yumurtalık ve rahim arasında köprü görevi yaptığı için tüplerin bağlanmasının gebeliğin engellenmesinden başka hiçbir etkisi yoktur.



Kadınlarda Kızlarda Doğum Kontrol ve Korunma Yöntemleri Haplar

Erkekler Nasıl (boşalır) Mastürbasyon Yapar

Cinsel hayatı henüz olmayan erkekler yada bu davranışı alışkanlık haline getirmiş erkekler mastürbasyon yaparlar.


Erkeklerde cinsel organ dışarıda olduğu için organı kavrayarak masturbasyon yapılır.


Penisde adına glans denen penis başı vardır. Glans, penisin diğer bölümlerine oranla daha fazla sayıda sinir ucu taşır, çok hassas bir bölgedir.


Aynı şey kadın klitorisi ve vajen duvarları için de geçerlidir. Buralarda sinir ucu uyaranları çok fazladır. Özellikle erkekler boşaldıktan sonra, penisin ucuna dokunduklarında hazzın ötesinde bir acı hissedebilirler.


Çünkü oraya kan dolduğu ve sinir uçları genişlediği için, sinir uçları iyice açılmış olur. Erkekler, glansı yani penisin başını uyararak mastürbasyon yaparlar.


Erkeklerde uyarı ve doyuma ulaşma daha çok penisin etrafının kavranma hissinin tatmini ve özellikle penisin baş kısmında bulanan zevk hücresi diye isimlendirilen sinir uçlarının sürtünmeye ve karşıdan gelen basınca karşı taşıdıkları hislerden oluşur.


Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak masturbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı maddeler; tükürük, krem, sabun kullanılır.


Gene erkekler masturbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkararak yaparlar.


Veya sertleşmiş penise su tutarak da masturbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Masturbasyon yapmak bir zorunluluktur.


Sperm üretimi aralıksız bir şekilde durmaksızın devam eder. Belli bir hacim söz konusu olduğu için ve üretim durmadan devam ettiği için spermlerin dışarıya atılması gerekir.


Eğer erkek direnipte spermler atılmazsa kasıklarda ağrı ve aşırı cinsel istek oluşur. Bu erkekler için zor bir durum olacaktır.


Vücudumuz bunu kendi halinde 4-15 gün arasındaki zamanlarda kendi atarak yaparlar ve gidenlerin yeri yeniden dolmaya başlar. Bu döngü durmadan devam eder.



Erkekler Nasıl (boşalır) Mastürbasyon Yapar

26 Haziran 2013 Çarşamba

Karnımı Nasıl Eritebilirim ? Göbek Yağları Nasıl Erir ? Kilo Sorunu

Günümüzün en büyük sorunlarından biri haline gelen aşırı kilolar insan yaşamını her geçen gün olumsuz yönde etkileyerek yaşam kalitesini düşürmektedir.


Hayatımız boyunca aldığımız kilolar daha çok karın ve göbek bölgesinde depolanarak hoş olmayan bir görüntüye neden olur.


Karın ve göbek bölgesindeki yağlardan kurtulmak için bazı önlemler almamız gerekir.


Karın bölgesini eritmede en faydalı yaklaşım spor aktivitelerinde bulunmak olacaktır.


Vücudun sorunlu bölgesine yönelik yapılan spor hareketleri bu bölgedeki fazla yağları eriterek daha düz bir görüntü sağlayacaktır.


Buna bağlı olarak jimnastik hareketleri, tenis, kickbox, yüzme gibi vücudun geneline yönelik yapılan hareketli spor dalları karın bölgesindeki yağların erimesinde çok faydalı sporlardır.


İnsan vücudu besinlerden aldığı fazla kalorileri daha çok karın ve göbek bölgesinde depolar, bu durum insanın görünümünü olumsuz yönde etkileyerek sorunlar yaşamasına neden olur. bu olumsuzluktan kurtulmak ve normal vücut hatlarına kavuşmak için yapacağımız spor hareketleri ve egzersizlere ek olarak beslenme alışkanlıklarımızı da değiştirmemiz gerekir.


Gün boyu öğünlere sadık kalarak yağlı ıvır zıvır tüketmemek gerekir, tuz kullanımını sınırlamak gerekir, bol bol su içebiliriz.


Göbek yağlarını eritmek için yapılması gereken bazı egzersiz hareketleri vardır. Bu basit hareketleri düzenli bir şekilde yaparak göbek yağlarımızdan kurtulabiliriz.


Bunlar; mekik çekmek. Mekik hareketi karın kaslarınızı çalıştırarak bu bölgedeki yağların erimesini sağlar, uzun bir sopayı ense kökümüzde tutarak her iki ucuna da kollarımızı dayayarak sağa ve sola dönme hareketleri bu hareket yan karın kaslarını düzenli bir şekilde çalıştırarak yağlarınızın erimesine yardımcı olur.


Yere sırt üstü uzanın ve ellerinizi ensenizde birleştirerek bükük olan dizlerinize doğru dirseğinizi değdirecek şekilde mekik hareketi yapın. Yine bu harekette yan karın kaslarını çalıştırmakta son derece faydalıdır.



Karnımı Nasıl Eritebilirim ? Göbek Yağları Nasıl Erir ? Kilo Sorunu

25 Haziran 2013 Salı

Erkek Bebek Belirtileri ve Kız Bebek Belirtileri Nelerdir Nasıl

Erkek bebek, kız bebek belirtileri:


Gebelik teşhisi konulduktan sonra tüm anne ve babaların en çok merak ettiği soru bebeğin cinsiyetinin ne olacağıdır.


Bu konuda hem tıbbı kanıtlara bakılır hem de halk arasında doğruluğuna inanılan bazı kriterlere bakılır.

Erkek bebeği olacak anne adaylarında görülen belirtiler:


Erkek bebeği olacak anne gebeliğin ilk aylarında mide bulantısı sorunu yaşamaz, idrar renginde koyulaşma görülmeye başlar


Ekşi ve tuzlu yiyeceklere olan istek artar, et tüketimi artar, karnınızın ön ve üst kısmı ileriye doğru belirginleşir, bebeğin kal atım hızı genelde 140’ın altında olur.


Erkek bebeğe gebe olan annelerde ayak ve bacak bölgesinde soğuğa olan hassasiyet artar, anne adayının özellikle bacak tüyleri daha çabuk uzar.


Anne adayı genelde süt ve süt ürünlerine aş erer, erkek bebek gebeliklerinde anne daha çekici ve güzel olur.


Erkek bebek gebeliklerinde hamileliğin ilk dönemlerinde hastalık belirtileri görülmez rahat bir gebelik başlar.

Kız bebeği olacak anne adaylarında görülen belirtiler:


Kız bebeği olacak annelerin gebelikleri sıkıntılı başlar ve ilk dönemlerde anne adayları kolay hastalanırlar, kız bebeği olacak anne adaylarında daha çok kusma ve mide bulantısı sorunu olur.


bazı kız bebek gebeliklerinde anne adayının saçlarında kırmızı lekelenmeler olur, kız bebek gebeliklerinde anne adayı daha çok tatlı ve meyveler aş erer, anne adaylarının idrarı çok koyulaşır, kız bebek gebeliklerinde anne adayı bütün güzelliğini kız bebeğe verdiği için çirkin görünür.


Kız bebek gebeliklerinde bebeğin kalp atış hızına baktığımızda 140 civarlarında değerler görünür. Kız bebek gebeliklerinde bebek aşağıya doğru yerleşir anne adayının basen ve kalça bölgesinde kilo artışı görülür.


Kız bebek gebeliklerinde anne adayının sağ ve sol göğüsleri arasında fark vardır. Sol göğüs sağ göğse göre daha büyük görünür.



Erkek Bebek Belirtileri ve Kız Bebek Belirtileri Nelerdir Nasıl

Bebeklere Yemek Yedirmenin Yolları ve Nasıl Yemek Yedirilir

Yemek yeme sorunu olan bebeklerin beslenmeleri sırasında dikkatlerini başka noktaya çekerek beslemek faydalı olacaktır.


Bebeklerde beslenmenin yapılabilmesi için ve bunun ileri yaşlarda da devamlılığını sağlamak için öncelikle beslenmeyi bir oyun haline getirmek gerekir. Bu davranışı alışkanlık haline getiren bebek devam ettirmek isteyecektir.


Bebeğiniz yemek yemiyorsa, bebeğinizle birlikte televizyonun karşısına oturun ve reklamları açın. Reklamlarda resim karelerinin hızlı geçmesi, ritmi değişen müziklerin kullanılması bebeklerin ilgisini çekecektir.


Bir elinizle kanalları tarayarak reklam kuşaklarını takip edin, diğer elinizle de çocuğun beslenmesini yapın. Bu çok zor oluyorsa reklam kuşaklarını videoya kaydedin ve yemek zamanı izlettirin.


6 aylık ve 3 yaş arası tüm bebeklerin hayran olduğu bazı çocuk programları vardır. Bebeğinizin mama saatlerini o saatlere denk getirin Ya da yemek saatinde eşinizin veya bir arkadaşınızın evde olmasını sağlayın.


Siz onu beslerken diğerinizde bebeğin dikkatini dağıtacak hareketler, sesler çıkartmaya çalışın. Hiç yemek yemeyen çocukların bile mutlaka yemekten hoşlandığı bir yiyecek vardır.


Bu çikolata olsa her gün yedirmek gerekir nasıl olsa bir gün bundan bıkacak ve başka şeyler yemek isteyecektir.


Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kâse dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin.


Sabırlı olun. Ispanak yedirmek için çocuğunuzla savaşmak yerine, enerji ve sabrınızı; süt ve süt ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl gibi gelişimi için daha önemli besinlere saklayın.


Yemek seanslarıyla ilişkilendirilmiş ceza ve ödül yöntemleri başlangıçta işe yarıyor gibi görünebilir, ancak “Yaşamak için yemeliyiz” algısının kurulmasına olumlu katkısı olmaz.


Bebeğinize bu algıyı aşılamak daha faydalı olacaktır. Bebekler ve küçük çocuklar edindikleri birçok davranışı büyüklerini gözlemleyerek öğrenirler siz de bu konuda örnek olmalısınız.


Sebze yemeklerini de yeri geldi mi sevmediğiniz kabak yemeklerini de yemelisiniz ki bebeğiniz de yesin.


Bebeğinize yemekten önce kesinlikle abur cubur yedirmeyin bunlar bebeğinizin iştahını kesecek ve ana öğünlerde yemek yememesini neden olacaktır. ona faydası olduğunu bildiğiniz ancak onun yemeyi istemediği bir yemeği sürekli yaparak yemesini sağlayın.



Bebeklere Yemek Yedirmenin Yolları ve Nasıl Yemek Yedirilir

24 Haziran 2013 Pazartesi

Cinsel Gücü Artıran Besinler Bitkiler İlaçlar Baharatlar Haplar

Yapılan yeni çalışmalar ve güncel haberlere göre cinsel gücü arttıran yiyecekler kadınlar ve erkeklerde değişiklik gösterebiliyor.


Doğada serbest halde bulunan besinler ya da hazırlanan yiyecekler ile cinsel isteği arttırdığı söylenen ilaçlardan daha fazla randıman almak mümkün hale geliyor.


Bu konuda yapılan çalışmalar dahilinde erkeklerde cinsel gücü arttıran yiyecekler, içecekler ve besinler; C vitamini hepimizin bildiği üzere önemli vitaminler arasında yer alıyor.


Soğuk algınlığını iyileştirici etkisi yanında cinsel gücü de arttırıyor ve içinde C vitamini barındıran yiyeceklerden maydanoz ise hem insanı genç tutuyor hem de özellikle erkekler tükettiğinde cinsel iktidarı arttırıyor.


Bunlar dışında nane, kekik, tarçın, sivri biber muz, ceviz, bal, greyfurt, yumurta, badem, enginar, kereviz erkekler için cinsel gücü arttırıcı yiyecekler arasında yer alıyor.


Şalgam, Antep fıstığı ve fındık içerdikleri doymamış yağ asitleri ve E vitamininden dolayı afrodizyak olarak kullanılıyor.


Kadınlarda cinsel güç artırıcı yiyecekler içecekler ve besinler: yapısında bulunan serotonin sayesinde mutluluk da veren çikolata hem şeker hem de kalori miktarının fazla olmasından dolayı cinsel gücü arttıran gıdalar arasında yer alıyor.


Ayrıca yapılan bir başka çalışmaya göre ekşi ve baharatlı yiyeceklerinde kadınlarda cinsel gücü artırdığı savunuluyor. Bunlar dışında:

Rezene: Sindirim problemlerine olan faydasının yanında en eski afrodizyaklar arasında yer aldığı için vücudun enerjisini arttırıp cinsel yaşamı da etkiliyor.

Bitki Çayları: Vücuttaki sıvıların akışını hızlandırdığı için, kan dolaşımını da hızlandırır ve bu durum tutku ve heyecanda da artışa neden oluyor. Bu nedenle bitki çaylarının tüketilmesi cinsel gücü ve cinsel birlikteliğin kalitesini arttırır.

Ginseng: Binlerce yıldan beri Çin’de ilaç yapımında kullanılan ginseng çayı ve kökü; Hormonal sistemi uyarır, erken yaşlanma sürecini yavaşlatır ve göz ardı edilemeyecek güçler verir. Tüketilmesi ile cinsel gücün arttığı ıspatlanmıştır.

Limon: C vitamini kaynağı olan limon kadınların tüketmekten zevk aldıkları bir gıdadır. Yemeklerde kullanılan limon tuzu ve limon suyu, cinsel gücün artmasında olumlu etki sağlamaktadır.

Havyar: Yapısında bulunan çinkodan dolayı erkeklik hormonlarının artmasına olanak sağlar.

Pekmez: Demir kaynağı olan pekmez tahinle de tüketilmesi ile cinsel gücün artmasında çok faydalı olmaktadır.



Cinsel Gücü Artıran Besinler Bitkiler İlaçlar Baharatlar Haplar

23 Haziran 2013 Pazar

Hamilelikte (Cinsel İlişkinin) Faydaları ve Zararları Nelerdir

Gebelik süresi boyunca çiftler cinsel ilişkide bulunabilirler cinsel ilişki bebeğe zarar vermez.


Bebeklerin rahim içindeki yeri en sonda amniyon zarı ile çevrili amniyon sıvısı içerisindedir.


Böylelikle penis hiçbir şekilde bebeğe yetişmez ve spermler bebeği etkilemezler.


Anne adayının sek yaparken aldığı haz duygusu bebekler üzerinde pozitif etki sağlar.


Hamilelikte sek yapmak çiftlerde oluşan kötü enerjiyi alarak gerginliklerini gidermelerine yardımcı olur.


Fiziksel temas ile zevk almak isteyen çiftler kaslarının doğal olarak gevşemesiyle çok rahatlarlar. Anne adayları gebelikten ötürü vücutlarında oluşan değişikliklerle çekici olmadıklarını düşünürler.


Gebelikte yapılan seks anne adayının bu duygularını aşmalarına ve kendilerini iyi hissetmeline neden olur.


Gebelikte eşler arasında yaşanan erotizm anne adayının kendine daha fazla özen göstermesini sağlar.


Hamilelikle beraber büyüyen göğüsleri ve ışıldayan saçları kendisine daha fazla özen göstermesini sağlar.


Hamilelik ilerledikçe bebeğin anne karnında büyümesine bağlı olarak anne adayı vücudunu bebeği koruyan bir kalkan gibi görmeye başlar.


Gebelikle beraber anne adayının tüm dikkati ve ilgisi karnındaki bebeğe odaklanacağından baba adayı kendini dışlanmış hissedebilir. Bu durumu ortadan kaldırmak için çiftler arasında cinsel ilişki etkileşimi olması bu tür yanlış anlaşılmaların ortadan kalkmasını sağlar.


Hamilelik döneminde seks yapmak fiziksel aktiviteyi arttırdığından dolayı anne adayının kilo almasını az da olsa engelleyebilir.


Hamilelik döneminde yapılan cinsel ilişki ile eşler arasında çok farklı deneyimleri yaşamalarına olanak sağlar ve gebelikte yapılan cinsel ilişki ile eşler birbirlerine destek olduklarını gösterirler.


Hamileliğin belli zamanlarında yapılan cinsel münasebetler anne adayının geçirmekte olduğu hem psikolojik hem de fizyolojik değişimi en az zararla kabullenmesini sağlar.


O dönemde cinsel ilişkide bulunarak eşiyle geçirdiği zaman anne adayının kendisini çok iyi hissetmesine neden olacaktır bu durumda gebeliği daha rahat geçirmesini sağlar.



Hamilelikte (Cinsel İlişkinin) Faydaları ve Zararları Nelerdir

Erken Boşalma Sorunu Tedavisi Nedenleri ve Önleme Yöntemleri

Erkeklerin en çok yakındığı konulardan biridir erken boşalma. Çoğu zaman erkekler bunu başkalarıyla konuşmaktan çekinirler dertlerini anlatamazlar oysaki tedavisi son derece basittir. Birkaç basit teknik ve psikolojik tedavi ile erken boşalma sorunundan kurtulabilirsiniz.


Erken boşalma tedavisi en basit olan cinsel sorunlardan biridir. Erken boşalma sorununu şöyle tanımlayabiliriz.


Sevişme esnasında varılan doruk noktasına eşini tam tatmin edemeden varma durumudur. Burada eşlerden sadece birisi cinsel ilişkiden tam tatmin olmuştur.


Erkeklerde erken boşalma rahatsızlığı tedavi edilmezse çiftler arasında aşılamayacak sorunlar meydana gelebilir.


Çiftlerin cinsel ilişki esnasında ki uyumu birlikteliklerinin devamı için çok önemlidir. Bazı erkekler genelde kadının orgazmı tam yaşayabilmesi ve mutlu olabilmesi için vajinal ilişkinin yanı sıra elle uyarının da gerektiğini görmezden geliyorlar. Bu durumda cinsel iletişimsizlikte yapılan en büyük hatalardan biri oluyor.


Erkeklerde erken boşalma sorunu doğrudan sinir sistemiyle alakalı bir durumdur. Sinir sistemimiz 2 kısımdan oluşur. İstemimiz dahilinde çalışan bölge cinsel ilişki sırasında sertleşmeyi, istem dışı çalışan bölge ise boşalmayı yönetir.


Sağlıklı bir erkekte her iki kısım uyumlu bir şekilde çalışır. Erken boşalan bir erkekte büyük bir olasılıkla istemdışı sinirler daha baskın, uzun süre ereksiyon halinde kalanlarda ise istem dahilindeki sinirler daha baskın çalışır. Ayrıca erkeğin kişilik özellikleri de cinsel hayatında önemli rol oynar.


Örneğin romantik tipli ve cinsel içgüdüleri zayıf olanlarla, mantığıyla hareket eden erkekler, erken boşalma sorununa daha yatkındırlar. Buna ek olarak erken boşalmanın en büyük nedenlerinden biride mastürbasyonu sık tekrarlıyor olmaktır.


Küçük yaşlarda mastürbasyon yapmaya başlayan bir erkek çocuğu 20’li yaşlara gelene kadar bunu sürekli tekrarlayarak tatmin oluyorsa bu yaştan sonra karşı cinsle yaşayacağı cinsel deneyimler de çok sıkıntı yaşayacaktır.


Bunun nedeni erken yaşlardan beri mastürbasyon yaptığı için cinsel ilişki esnasında bu durumu hemen sonlandırmaya çalışmasıdır. Bir an önce boşalmak ister.

Erken boşalma sorununun çözümü:


En kolay tedavi edilebilen cinsel hastalıklardandır. Eşlerin beraber psikolojik destek almaları gerekir. Bu yöntemle Yüzde 90 oranında tedavi edilir.


Erkek cinsel ilişki esnasında tam doruğa ulaşacağını hissettiği an eliyle penise baskı uygulayarak boşalmayı geciktirebilir. Bu davranışı tekrarlayarak erken boşalma sorununu aşabilir.


Erken boşalmayı engellemek amacı ile kullanılan başka bir yöntemde çin yöntemidir. Erkek cinsel ilişki esnasında boşalacağını hissettiği zaman baş ve işaret parmağı ile anüs ile testisleri arasındaki noktaya baskı uygulayarak erken boşalmayı engelleyebilir.


Zamansız boşalmayı çoğu zaman beynimizi kullanarak engelleyebiliriz. Cinsel ilişki esnasında boşalacağınızı hissettiğiniz anda başka şeyler düşünerek bu durumu erteleyebilirisiniz.


Bunların dışında cinsel ilişkide erken boşalma sorununu aşmak için bazı kremler ve geciktirici spreyler kullanılabilir.



Erken Boşalma Sorunu Tedavisi Nedenleri ve Önleme Yöntemleri

Çift Yumurta İkizleri (dizigotik ikizler) Nedir Oluşumu Özellikleri

Çift yumurta ikizleri iki ayrı sperm hücresi tarafından iki ayrı yumurtanın aynı zamanda döllenmesi ile oluşan gebeliklerdir.


Görüntü, karakter ve zeka düzeyleri birbirlerinden farklıdır. Bu gebeliklerde tek yumurta ikizlerine göre doğum oranı daha yüksektir. Aynı anda doğdukları halde birbirinden farklı olan iki bebek dünyaya gelir.


Kan gurupları genetik yapıları ve diğer her şeyleri farklı zamanlarda doğmuş kardeşler gibidir.


Çift yumurta oluşumunun sebeplerine bakacak olursak genelde ailesindeki yumurtlama oranı yüksek bayanın gebeliğinde çift yumurta ikizi olması ihtimali fazladır.


Bu kalıtımsal bir olaydır. Sülaler içerisinde bir dönem bir yerde mutlaka kendini gösterecektir.


Hem erkek hem de bayanın ailesinde de çoğul gebelikler varsa bunların ikisinin birlikteliğinde çift yumurta ikizi bebeklerinin olma olasılığı çok fazladır. Bunun dışında anne adayının hamilelik yaşı da çok önemlidir.


Genellikle 35 yaş ve üstünde hamile kalan bayanlarda yumurtlama daha fazla olacağından çift yumurta ikizi görülme olasılığı fazladır.


Bunlara ek olarak yumurtaların dışarıdan uyarıcı ile uyarılması tüp bebek tedavisi, aşılama gibi durumlarda da çift yumurta görülme olasılığı çok fazladır.


Çoğu zaman çift yumurta ikizleri kavramı halk arasında anlaşılamamaktadır. Bu gayet açıktır aslında çift yumurta ikizi olan gebeliklerde iki farklı yumurta iki farklı sperm hücresi tarafından döllenirler rahim içerisinde iki farklı bebek büyümeye başlar bunlar bu gelişmelerden dolayı birbirlerinden farklı bebeklerdir.



Çift Yumurta İkizleri (dizigotik ikizler) Nedir Oluşumu Özellikleri

22 Haziran 2013 Cumartesi

Hamile (gebe) Kalamama Sorunları Kısırlık infertilite Nedenleri

Hamile kalamama (infertilite) nedenleri hem bayandan hem de erkekten kaynaklanabilir. Hamile kalamama sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz.

Sperm üretimi ve sperm iletimi ile ilgili sorunlar: Erkekten kaynaklanan sorunlardır. Erkekte yumurtayı dölleyecek spermlerin sayısının çok az olması ya da sperm üretiminin hiç olmaması olarak sıralanabilir.


Bunların nedenlerine bakacak olursak; Erkelerde doğumsal hastalıklara bağlı olarak görülebilir, varikosel hastalığından sonra görülebilir, vazektomi sonrasında, karın ameliyatlarında vaz deferensin istenmeden zara görmesine bağlı olarak, aşırı sigara ve alkol kullanımı, erken boşalma, ereksiyon sorunları, cinsel birliktelik sayısının az olması.


Bunların hepsi sperm oluşmasına ya da oluşan spermlerin kadındaki yumurtaya ulaşmasına engel olacak rahatsızlıklardır.

Kadında yumurta üretimi ile ilgili sorunlar: Kadınlarda karşılaşılacak en büyük gebe kalamama nedeni yumurta üretiminin gerçekleşmemesidir.


Yumurta oluşumunun olmamasının nedenleri; polikistik over sendromu olabileceği gibi, erken menopozdan da kaynaklanabilir ya da nadirde olsa kadında hiç yumurtalık olmayabilir.

Yumurta Hücresi İle Sperm Hücresinin Karşılaşamaması sorunu: Erkekte sperm üretiminin yeterli olması ve kadında da döllenecek yumurta bulunması gebelik olayının gerçekleşmesi için yeterli değildir.


Gebeliğin tam gelişmesi için; Yumurtadan karın boşluğuna atılan yumurta hücresinin fallop tüpünün saçakları tarafından yakalanması ve tüpün içine doğru gönderilerek burada spermle karşılaşması ve döllenme sonucu oluşan zigotun tüpteki yolculuğunu tamamlayarak rahim iç duvarında kendine uygun bir yer edinmesi gerekir.


Bu durumun sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için; Dış ortamdan vajinaya, vajinadan rahim ağzına, rahim ağzından rahim iç tabakasına, buradan da Fallop tüplerine, Fallop tüplerinden karın boşluğuna uzanan tüm yolar açık olmalıdır. Bu yollar üzerinde her hangi bir yerde oluşabilecek bir tıkanıklık ya da başka bir rahatsızlık gebelik durumunun oluşmasına engel olur.

Tüplerin tıkalı olması: Kadından kaynaklanan sorunlar arsındadır. Fallop tüplerinin birinin tıkalı olması gebelik durumunun oluşmasına engel değildir. Eğer ikisi birden tıkalı ise gebelik gerçekleşmez.


Bu tıkanıklığa neden olacak rahatsızlıklar; Önceden geçirilmiş pelvik enfeksiyonlar, endometriyozis hastalığı, tüplerde baskıya sebep olan miyomların varlığı, yumurtadan atılan yumurta hücresinin saçakla tarafından tutulmaması ya da yumurta hücresinin kanal boyunca ilerleyememesi.


Gebe kalamama nedenleri olabilir.

Asherman sendromu: Kadınlara yapılan yanlış küretaja bağlı olarak rahim iç tabakasında oluşabilecek yapışıklıklar sonucu zigotun tutunacak yer bulamaması gebeliğin oluşmasına engel olur.

Doğumsal genital anatomik bozukluklar: Rahim içinde yer alan perdeler, rahimde şekil bozuklukları, çift odacıklı uterus, tam gelişmemiş uterus, çift uterus gibi nedenler düşük ve erken doğuma sebebiyet verseler bile infertilite oluşmasına neden olurlar.


Bunların dışında nedeni bilinmeyen infertilite durumları da olabilir. Bu durum açıklanamayan infertilite diye adlandırılır.


Kadın ve erkekte bütün her şey normal iken gebelik durumu bir türlü gerçekleşmez. Bu durumu aşmak içinse çeşitli alternatifler denenebilir. Örneğin; tüp bebek tedavisi gibi.



Hamile (gebe) Kalamama Sorunları Kısırlık infertilite Nedenleri

Kolay Doğum Pozisyonları ve Doğumda Nefes Alma Teknikleri

Ayakta Durmak

Yerçekiminden faydalanılır. Kasılmalar daha etkili olur ve acı hissi az olur.


Doğumu hızlandırmaya yardım ederek İtme gereksinimini yaratmaya yardımcı olur.


Dezavantajları


Doğumu kontrol etmek zorlaşır, doğumda görev alanlar için zor bir pozisyondur.

Yürümek: Yer çekiminden faydalanılır, kasılmalar daha az acı verir, yürümek rahmi kasılmaya teşvik eder.


Bebeğin leğen kemiğine tam oturmasını sağlar, sırt ağrısını azaltarak bebeği inişe teşvik eder. Yüksek tansiyonu olan hastalarda ve bebeği sürekli takip etmek amaçlı anne adayı monitöre bağlı konumdaysa kullanılmaz.

kolay dogum pozisyonu 300x300 1 Yaşında Bebek Beslenmesi Nasıl ve Neleri Yiyebilir

Oturmak: Dinlendirici bir pozisyondur, Yer çekimi kullanılır, elektronik monitör kullanılabilir, bebeği inmeye teşvik etmek için doğum topuyla kullanılabilir. Anne adayının hipertansiyonu varsa kullanılmamalıdır.

Tuvalette oturmak: Anneyi bacak açma pozisyonuna ve bu çevrede oluşan pelvik baskıya alıştırır, yer çekiminden faydalanılır. Tuvalet yapma yerinde acı hissini arttırabilir.

Yarı oturma: yer çekiminden faydalanılır, anne adayı için rahattır, kötü bir görüntü oluşmaz, cenin kalp atışlarına daha rahat ulaşılır.

Bacaklar havada: Bebeğin oksijenlenmesi iyi olur, anne acısından dinlenme olanağı sağlayan bir pozisyondur, hipertansiyonu olan gebelerde tansiyon düşürmeye yardımcı bir pozisyondur, kasılmalar daha etkili hale gelir,  perineye ulaşım çok rahattır.

Eğilme: Arka gösterim için yardımcıdır, pelvik sallantı iyidir, bebeğin dönmesine yardım eder, perineye ulaşım rahat olur, daha az ıkınma çabası gerektirir. Anne için yorucu bir yöntemdir.

Doğumda nefes alma teknikleri: normal doğumda sancıların başlamasından bebeğin doğumuna kadar geçen zamanda annenin doğru nefes alıp vermesi hem anne hem de bebek için çok faydalıdır.


Annenin doğuma tam adapte olmasını sağlayarak doğum sancılarını kolayca atlatmasına yardımcı olur. Anne ve bebeğin daha iyi oksijenlenmesi sağlanır. Hem böylece bebek doğumdan sonra daha canlı ve hareketli olur.


Nefes egzersizlerini gebelik süresi boyunca evde tekrarlamak gerekir. Böylelikle doğum anında kontrollü nefes alınması sağlanabilir. Doğuma yardımcı olacak üç şekil nefes alma tekniği vardır.

Göğüs solunumu: Burnunuzdan nefes alırken göğsünüzü şişirmeye ve yükseltmeye çalışın sonra yavaşça ağzınızdan nefesinizi verin sadece göğüs genişlemelidir. Bu herkesin normalde de sıklıkla kullandığı bir solunum tipidir.

Karın solunumu: Daha zordur ancak alıştırmalar yaparak kolayca öğrenebilirsiniz. Bir yere dik şekilde oturun ve burnunuzdan yavaşça nefes alın ancak bu sırada göğsünüz değil karnınız şişmelidir.


Nefes alırken sadece karnınızın öne doğru şişmesini sağlayın.


Doğumun ilerleyen aşamalarında doktorunuzun ya da ebe hanımın yönlendirmesine göre bu iki tekniği de aynı anda kullanmanız gerekecektir.


Üçüncü olarak; Göğüs ve karın birlikte karışık solunum yöntemidir.



Kolay Doğum Pozisyonları ve Doğumda Nefes Alma Teknikleri

Kadınlar Bayanlar Kızlar Nasıl Mastürbasyon Yapar Teknikleri

Kadınların cinsel bölgelerinin duyarlılığı erkeklerinkinden daha fazladır. Bu nedenle girişteki ilk iki santimi duyarlı olup, geri kalan bölümünün duyarsız olması, çok kadında vajinal orgazm güçlüğü olarak karşımıza çıkmaktadır.


Her kadın, Klitoris dediğimiz, küçük dudakların üst birleşim köşesinde, deri altında ele gelen ufak oluşumdan zevklenir. Kadınların neredeyse % 70 i mastürbasyon yapar.


Kadınlarda mastürbasyonun 20 li yaşlarda başladığı en çok gözlenen durumdur.


Mastürbasyon kadının bedenine olan güvenini arttırır. Mastürbasyon ile kadın vücudunu tanır ve nelerden zevk aldığını tanımlayabilme şansını yakalar.


Kadınlarda mastürbasyon fiziki olmanın dışında düşünce gücü ile gerçekleşir. Düşünce gücü ile kadın mastürbasyon yapıp zevke ulaşır.


Mastürbasyon yapan kadınlarda vajinada boşluk hissedilir ve bunu gidermek için ya düşünceye ya da fiziksel güce ihtiyaç duyarlar.


Daha önce ilişkiye girmiş kadınlar bunu çok hissederler ama hiç ilişkiye girmemiş kadınlar bunu neredeyse hiç hissetmezler ve bu yüzden sadece kasık bölgesinde sıcaklık ve zevk noktalarının okşanması yoluna başvururlar.


Kadınlar vajinalarını doldurmak ve mastürbasyon yapabilmek için parmak yada bazı seks aletlerine başvururlar ve doyumlarını yaşamaya çalışırlar. Bazı bayanlar ise sadece sürtünme yolu ile mastürbasyon yapmak isterler ve elleriyle vücutlarını ovma gereği duyarlar.


Bazı kadınlar ise duş esmasında mastürbasyon yaparlar bunu sürtünme ve kendilerini okşama yoluyla yaparlar hem bu mastürbasyon türü kızlık zarına da zarar vermez.


Kızlar mastürbasyonu klitorislerine sürtmeler biçiminin dışında yastık ya da yorgan gibi metaryalleri bacaklarını arasına alarak klitoris ya da vulvalarına sürterek de bunu yapabilirler.


Erkeklerde ki mastürbasyona göre bayanların yaptığı mastürbasyon ya da uyarılmaları başkalarından öğrenmelerine gerek yoktur.


Çok küçük yaşlarda bayanlar bunu kendileri keşfederler. Külotlarının ya da kıyafetlerinin o bölgeye sürtmesi bile bayanlarda uyarılmaya neden olur.



Kadınlar Bayanlar Kızlar Nasıl Mastürbasyon Yapar Teknikleri

21 Haziran 2013 Cuma

Gerçek Doğum Sancısı ile Suni Sancı (yalancı sancı) Doğum

Doğumun başladığını gösteren belirtiler sancı, lekelenme ve su gelmesidir. Gerçek doğum sancıları ile yalancı doğum sancıları arasındaki en büyük fark gerçekdoğum sancılarının düzenli olmasıdır.


Gerçek doğum sancıları belirli aralıklarla gelen ve her yeni sancıda daha uzun süreli hissedilen ağrılardır. Yani doğum sancısı düzenli aralıklarla geliyor ve her yeni sancıda kasılma hissi daha uzun hissediliyorsa yaşanan gerçek doğum sancısıdır.


Yalancı doğum sancısı ise düzenli değildir ve ağrıların geliş aralıkları ile kasılma süreleri hep farklılık gösterir.


Yalancı doğum sancıları anne adayı ayaklarını yukarı uzatarak dinlendiği anda etkisini yitirirken gerçek doğum sancıları anne adayı dinlenmeye geçse bile şiddetini azaltmaz.


Doğum sancısı hissetmeye başladığınız anda yapmanız gereken ilk şey sakinliğinizi koruyarak zaman tutmanızdır. Sancılarınız düzenliyse ve sancı aralığınız15 dakikanın altına düştüyse gebelik takibinizi gerçekleştiren doktorunuzla görüşmeniz gerekir.


Gebeliğin son aylarında anne adayı ara sıra karnının sertleştiğini ve ağrı olduğunu fark eder. Bunlara yalancı doğum sancılarıdır. Bu yalancı sancılar doğumun başladığını göstermez.


Doğumun başladığını gösteren sancılar daha sık, düzenli ve şiddetli bir şekilde gelirler. 10-20 dakika aralıklarla veya daha sık düzenli sancılar geldiğinde gerçek doğum sancıları başlamış demektir. 2-3 saatte bir gelen sancılar doğumun başladığını göstermez.


Doğum başladığında bu sancılara bazen lekelenme ve hafif kanama eşlik edebilir. Bunlar da rahim ağzının açılmaya başladığını veya nişan kanamasının gerçekleştiğini gösterir. Su gelmesi doğumun başlayacağını gösteren belirtidir.


Sancı veya kanama olmasa bile su gelmesi fark edildiğinde hemen sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.


Doğuma henüz çok vakit olduğu halde su gelmesi olabilir bu durumda erken doğum tehlikesi olur bu nedenle hemen doktora başvurmak gerekir.


Hastalar akıntıyı su gelmesi ile karıştırabilirler. Akıntı çoğu hamile bayanda olan koyu yapışkan ve az miktarda bir sıvıdır.


Su gelmesi ise daha fazla miktarda ve su kadar akışkan, bazen bacaktan aşağıya kadar akacak miktardadır, bazen daha az miktarda olabilir.



Gerçek Doğum Sancısı ile Suni Sancı (yalancı sancı) Doğum

20 Haziran 2013 Perşembe

Gül Suyunun Cilde Yüze Sivilceye Saça Faydaları Nelerdir

Gül suyu cilt için son derece faydalı bir sıvıdır. Gül suyunun hemen hemen tüm cilt sorunlarına çok iyi geldiği çalışmalarla varılan bir sonuçtur.


Güzel, taze ve canlı bir cilde gül suyu ile sahip olabiliriz. Gül suyu ciltteki lekeleri ve kırışıklıkları gidermede de çok faydalıdır.


Gül suyu ile temizlenen cilt gergin bir görünüm kazanır, sivilce oluşumları büyük oranda engellenmiş olur ve düzenli kullanım ile gözaltı morluklarının azaldığı görülmüştür.


Cilde uygulandığında ferahlama hissi verir, cildimiz temiz ve güzel kokar, gül suyu son derece ekonomik ve faydalı bir cilt temizleyicidir, gül suyu pürüzsüz bir cilde kavuşmada çok faydalıdır, gül suyu ile temizlenen cilt gözenekleri açılarak hava ile daha çok teması sağlanır böylelikle cildimiz nefes almış olur.


Gül suyunun birçok faydası daha vardır. Anti bakteriyel, yatıştırıcı, tedavi edici ve antiseptik özellikleri vardır.


Gül suyu yapısında bulunan A, C, D, E, B3 vitaminleri çay şeklinde alındığında böbrek enfeksiyonu ve kalp hastalığı riskini azaltarak sindirim sistemi sorunlarını giderir. Paradontoz hastalığının neden olduğu diş ağrılarını ve göz tahrişini geçirir.


Gül suyunun mükemmel denebilecek derecede yatıştırıcılık özelliği vardır. Cilt enfeksiyonlarının tedavisinde çok başarılıdır. Kuru ve yaşlanmakta olan ciltlerde kullanımı ile son derece güzel sonuçlar vermiştir.


Cildi temizleyerek tonik etki sağlar. Gül suyu ciltteki şişliği ve kızarıklığı azaltır. Ciltteki siyah noktaların oluşumunu engellemede çok faydası olur. Bunların yanı sıra gül suyu saçlar içinde çok faydalıdır.


Birçok kozmetik bakım üreticisi şampuanların ve saç bakım ürünlerinin içeriğinde gül suyunu kullanırlar.


Gül suyu yapısındaki faydalı bileşikler sayesinde saç köklerine giden kan akışını hızlandırarak saç kökünü besler ve güçlendirir bu sayede saçlar daha sağlam ve güçlü olur.



Gül Suyunun Cilde Yüze Sivilceye Saça Faydaları Nelerdir

Epidural Anesteziyle Doğum Ağrısız Doğum Nasıl Olur Yapanlar

Ağrısız doğum:  Epidural analjezi uygulanarak yapılan doğuma ağrısız doğum denir.


Epidural analjezi yöntemi doğumdan önce annenin bel kısmının omurga aralığından bir katater yardımıyla anestezik ilaçlar verilmesi ile belden aşağısında ağrının hissedilmesini engellenme işlemidir.


Doğum sancıları karında ve kasıklarda kasılma ve basınç olarak hissedilir, ağrı ve acı hissedilmez.


Buna benzer olarak sezeryan ameliyatı önceside spinal anestezi yapılır.


Sezaryende epidural analjezi yada kombine epidural-spinal yöntem uygulanabilir.


Anne sezaryen sırasında vücudunun alt kısmı ile ilgili hiç ağrı hissetmez.


Anne bebeğini operasyon esnasında doğar doğmaz kucağına alabilir.


Rahim ağzı açıklığı 4 cm olduğunda ve annenin doğum sancıları düzenli gelmeye başladıktan sonra yapılmalıdır. Daha önce yapılması kasılmaları azaltacağından doğum süresi uzayabilir.


Ağrısız doğum amacıyla anneye verilen ilaçlar annenin ağrı duymadığından dolayı sakin olmasına ve doğru nefes alıp vermesine olanak sağlar.


Bebeğe giden oksijen miktarı artacağından bebek doğumdan sonra daha canlı ve hareketli olur.


Doğum sonrası dönem anne açısından daha konforlu geçer.



Epidural Anesteziyle Doğum Ağrısız Doğum Nasıl Olur Yapanlar

Suda Doğum Faydaları - Fiyatı - Video - Hangi Hastanede Yapılır

Suda doğum: Suyun 37 derecede Dezenfekte edilmesiyle yapılır.


Suda doğum için bazı şartların oluşması gerekir. Bu konuda öncelik düşük riski taşıyan gebelere ve doğumdan korkan gebelere verilmelidir.


Doğum sancısı az olduğu için rahat bir doğum yapabilirler.


Suda doğum yapılmaması gereken durumlarda vardır.Bunlar; Kalp, şeker, tansiyon, astım hastalıkları olan ve aşırı kiloya sahip kadınlar suda doğum yapamamaktadır ayrıca AIDS, HEPATİT gibi virüsleri taşıyan, Genital Enfeksiyon geçirmiş ya da geçirmekte olan gebelere bu doğum türü önerilmez. Bebek tarafından da uygun olmayan durumlar olabilir


mesela; Bebeğin 4 kilodan fazla olması, annenin çoğul gebe olması, suyunun erken gelmesi bebek faktörleri için sayılabilir. Suda doğum işlemi ile doğum süresi 60 dakika azalır.


Bilinen ilk suda doğum, 1803 yılında Fransa’da, doğumu çok uzun süren bir kadının doğumunu kolaylaştırmak amacıyla sıcak su dolu bir küvete girmesiyle gerçekleşmiş.


Sıcak su içinde yatarak doğum sancılarını azaltmak, onlarca yıldır uygulanan bir klinik uygulamaydı. Fakat, bu çok kısa süreler için ve doğumun erken evrelerinde yapılmaktaydı.


Daha sonraları 1970′lerde Rusya ve Fransa’da başlayan suda doğumun gerçekleşmesi akımı 1980 ve 1990′larda İngiltere, Kanada ve diğer Avrupa ülkelerinde yaygınlaştı.


1983 yılında ünlü İngiliz tıp dergisi Lancet’de yayınlanan bir makale, konunun İngiltere ve kıta Avrupa’sında birden popüler olmasına yol açtı.


İngiltere’de kadın hastalıkları ve doğum biliminin en üst kuruluşu olan Royal College of Obstetricians and Gynecologists (RCOG) 1990, 1994 ve en son olarak 2001 yıllarında bu konuyla ilgili görüşlerini tıp dünyasına açıkladı.



Suda Doğum Faydaları - Fiyatı - Video - Hangi Hastanede Yapılır

19 Haziran 2013 Çarşamba

Tüm Vitaminler - Vitaminler Eksiklikleri ve Belirtileri

Vitaminler vücudun metabolik gereksinimleri için vazgeçilmez moleküllerdir.


Vücutta ya hiç yapılmadığından ya da çok az miktarlarda yapıldığından dışarıdan sürekli alınması gerekir. Vitaminler yağda ve suda eriyenler olarak iki’ye ayrılırlar.


Yağda eriyen vitaminler A, D, E ve K vitaminleridir.  Bunlar; Yağlar da, pişmemiş sebzelerde, tahıllarda, tereyağında, balık karaciğeri ve balık yağında, kaymak ve süt gibi yağlı besinlerde bulunur.

Suda eriyen vitaminler B grubu vitaminler ile C vitaminidir.


Vitaminlerin eksikliğinden dolayı meydana gelen hastalıklara avitaminozlar denir.


B gurubu vitaminler ve folik asitler eksikliğinden kaynaklanan hastalıklar daha çok geri kalmış ülkelerde çok sık karşılaşılır genel beslenme bozukluğunun bir sonucudur.


A vitamini

Hayvanlarda bulunur ve yağda eriyen doymamış bir alkoldür. Süt, yumurta sarısı, ton ve morina balıklarının karaciğer yağında bulunur. Havuç ve havuç benzeri sarı-turuncu renkli sebzelerde A vitamininin ön maddeleri vardır.
Eksikliğinde: Gözde ve deride keratoz, kseroftalmi (göz akı ve korneanın parlaklığını kaybederek kuruması), foliker hiperkeratoz ( deri hastalığı) ve gece körlüğü görülür.


D vitamini


D2 ve D3 vitamini olmak üzere ikiye ayrılır. Molekül yapısı steroidlerle aynıdır.D2’ nin kaynağı deridir; derideki 7- dehidrokolestrol, mor ötesi ışınların etkisiyle vitamin D2’ ye dönüşür. D3’ün kaynağı besinlerdir; Et, süt ve yumurta sarısında bulunur.

Güneş ışığı alan insan vücudunda D vitamini yeterli miktarda üretilir.  Ancak yeni doğanlarda, büyüme çağındaki çocuklarda, gebelik ve süt emzirme dönemlerindeki kadınlarda besinlerle alınması gerekir.
Eksikliğinde: Çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde osteomalazi (kemik yumuşaması) gelişir.


E vitamini

Başta tahıl olmak üzere ıspanak, kabak, lahana, marul gibi sebzelerde bulunur.


İnsan karaciğerinin yanı sıra yağlı dokularda, böbrekte, kalpte, kaslarda ve böbreküstü bezi kabuğunda depolanır. Fazlası İdrar ve dışkıyla atılır.Antioksidan özellik gösterir.
Eksikliğinde: Kansızlık ortaya çıkar.


K vitamini

Sebzelerin yeşil bölümünde, ıspanak, kabak, marul, yeşil domates ve yeşilbiberde bol bulunur. K vitamini insan bağırsağındaki bir grup bakteri tarafından da üretilir.


K vitamininin tamamına yakını kullanılır, çok az bir bölümü karaciğerde depolanır.
Eksikliğinde: Kafada, sindirim sisteminde, idrar yollarında, akciğerlerde ve deride kanamalara yol açar.


B1 vitamini Buğday başağı, kepek, bira mayası, sebzeler gibi birçok besinde bulunur. Memelilerin karaciğer, böbrek, kalp, beyin ve bağırsaklarında az miktarda bulunur.


B1 ince bağırsaklardan emilir. Vücutta depolanmaz ve kullanılmayan bölümü böbrekler yoluyla tamamen dışarı atılır.
Eksikliğinde: Depresyon, huzursuzluk, bellek zayıflığı ve dikkat azalması, hipotoni (kas gevşekliği) ve anoreksi (iştahsızlık) yer alır.


B2 vitamini Hayvansal besinlerde, bira mayası, buğday başağı, yeşil sebzeler, havuç, enginar, fındık, yerfıstığı ve mercimek gibi besinlerde bulunur.
Eksikliğinde: Protein oluşması azalır, deride yaralar, sinirsel bozukluklar ve göz bozuklukları görülür.


B3 vitamini

Hayvansal besinlerde ve kabuklu buğday, limon, kabak, soya, domates, patates, bira mayası, hurma, incir, portakal gibi besinlerde bulunur.                                                                                      Eksikliğinde: Pellegra adlı hastalık ortaya çıkar.


B5 vitamini

Yumurta, karaciğer, kalp, süt, bal, bira mayası, kabak, tahıllar, sebzeler, havuç, portakal, mantar ve taze meyvelerde bulunur.
Eksikliğinde: hipoglisemi, anemi, lökopeni, dermatit, mide-bağırsak rahatsızlıkları, kas krampları, hareketlerde uyumsuzluk, asteni, uyku bozuklukları ve iştahsızlık ortaya çıkar.


B6 vitamini Hayvansal ve bitkisel besinlerde bulunur.                                                               Eksikliğinde: Deri, sindirim sistemi rahatsızlıkları görülür.


B8 vitamini

Karaciğer, yumurta sarısı, bira mayası, pirinç kabuğu ve yeşilliklerde bulunur.
Eksikliğinde: Dermatit, iştahsızlık, zayıflama, depresyon ve kas ağrıları görülür.


B9 vitamini

Bitkilerin yeşil bölümlerinde, kabak, lahana, ıspanak, yeşil sebzeler, patates, havuç, süt ,yumurta, peynir ve karaciğerde bol miktarda bulunur.
Eksikliğinde: Megaloblastik anemi, glossit (diz iltihabı), stomatit (ağıziçi yara) ve ishal görülür.
B12 vitamini

Karaciğer, süt, yumurta akın, peynir, balık, et ve karideste bol bulunur.
Eksiklğinde: persinyöz ya da megaloblastik anemi, hafif sarılık, iştahsızlık, ishal, parestezi (karıncalanma) ve uyuşma gibi duyumsama bozuklukları, ataksi, işitme siniri iltihabı ve zihinsel bozukluklar görülür.


C vitamini

Direk dışarıdan alınır Turunçgillerde bol miktarda, ayrıca taze sebzeler, maydanoz, kabak, soğan ve domateste bulunur.
Eksikliğinde: Skorbüt ve dişeti kanamaları görülür.
P vitamini


Doğada bol bulunur. P vitamini skorbüt tedavisinde C vitaminiyle sinerjik (arttırıcı) etki gösterir. P vitamini direncin artmasında ve kılcal damar geçirgenliğinin azalmasında rol alır. Eksikliği görülmez.



Tüm Vitaminler - Vitaminler Eksiklikleri ve Belirtileri

18 Haziran 2013 Salı

Amniosentez Nedir Nasıl Yapılır Ücreti ve Riskleri

Amniosentez Nedir?
Amniosentez işlemi hem test hem de tedavi amaçlı rahimden hamilelik esnasında bebeğin  vücudunu sarmalayan ve korunmasını sağlayan amniotik adlı sıvının alınması işlemidir.


Amniotik sıvının içinde bebeğin vücudu tarafından üretilen hücreler ve kimyasallar yer almaktadır. Bu yüzden bu sıvı sayesinde bebeğin sağlığı hakkında bir çok bilgiye ulaşılabilir.


Üretilen hücre ve sıvılar bizzat bebek tarafından gelmektedir ve bunlarda bebeğin sağlığı konusunda ipucu vermektedirler. Bir örnek verecek olursak; alınan amniotik sıvı sayesinde bebeğin down sendromu ve spina bifida gibi normal olmayan durumlara sahip olup olmadığı anlaşılabilir.


Ayrıca yine amniosentez sayesinde bebeğin ciğleri kontol edilebilir ve bedeninin bir bütün olarak doğum için ne kadar hazır olduğu öngörülebilir.

Amniosentez işleminin uygulanmasının diğer nedenleri ise, bebeğin anne karnındaki sağlık ve enfeksiyon durumunu bilmek ve amniotik sıvı miktarını azaltmaktır.


Bu işlemin uygulanma sebebi farklılık gösterebildiği gibi hamileliğin hangi dönemlerinde uygulanacağı da farklılık gösterebilir. Çünkü nedenler farklı olunca bu dönemlerde de değişmeler olması normaldir.

Amniosentezin bazı riskleri vardır:

Düşük: Hamileliğin erken zamanlarında yapılan amniosentez amniotik kesesinin zarar görmesine ve delinmesine yol açabilir. Bu risk günümüzde yaklaşık 400’de 1 görünen bir durumdur.

Kramp ve Vajinal Kanama: Amniosentez işleminden sonra anne adayı kramplara maruz kalabilir. Nadir de olsa bazı bayanlarda vajinal kanama söz konusudur.

Bebekte Yaralanma: Operasyın esnasında anne karnında hareket ettirebilir ve bu esnada iğne bebeğin herhangi bir yerine denk gelebilir.  Ancak çok ciddi yaralanmalar çok seyrek görünen bir durumdur.

Sıvının sızması : Amniosentez sonra nadir görünen durumlardan bir tanesidir. Ameliyat sonrasında amiotik sıvı vajinadan sızma yapabilir.

Rahim Bölgesinde Enfeksiyon: Yine nadir görülebilecek bir risktir; amniosentez sonrasında rahim bölgesinde enfeksiyon oluşması meydana gelebilir.  Bu durum ilaç tedavisi ile düzeltilebilecek bir rahatsızlıktır.

Agonist Nedir?

Hücre cevap vericilerine tutunarak hücrede bir tepki oluşmasına yol açan bileşiklerdir. Bu bileşikler genel olarak, doğal maddelerin hareketlerini kopya ederler.


Agonist bileşikler eylem oluştururken Antagonist bileşikler eylem oluşumunu engellerler.



Amniosentez Nedir Nasıl Yapılır Ücreti ve Riskleri

17 Haziran 2013 Pazartesi

Bebeklerde Kaka Yapamama ve İdrar Yapamama Sorunu

Bebeğinizin kaka yapamamasının çeşitli nedenleri vardır. Bebeklerde kaka yapmak anne sütüyle alakalıdır. Anne sütü içen bir bebek günde 7-8 defa kaka yapabilir yada bazı dönemlerde yine anne sütünden kaynaklı 5-6 günde sadece bir kere kaka yapabilir bu normal bir durumdur. Bu konuda anne ve babanın yapacağı şey bebeğin kakasını rahat yapabilmesi için 3-4 günde bir poposundan kakasını yapmaya yardımcı ilaçlar kullanmak olacaktır. popodan alınan fitiller bebeği çok rahatlatacak ve kakasını yumuşak ve acı çekmeden yapacaktır. Annenin beslenmesi bu konuda çok önemlidir. Kuru fasulye, nohut, brokoli, lahana, karnabahar, çikolata, baharatlı gıdalar ve çay, kahve gibi yiyecek ve içecekler de bebeğin gazını etkiler. Anne yediği besinlere dikkat ederek bebeğini daha rahat koruyabilir. Bebekler anneden süt yoluyla her şeyi alırlar gaz yapıcı ya da kabız yapan bir besin tüketen anne bebeğine de aynı sorunu yaşatacaktır. Eğer bebeğinizde aşırı gaza bağlı sancı ve kaka yapamama durumu varsa; Bebeğinizi en rahat ettiği biçimde tutarak, ritmik hareketlerle bağırsak bölgesine masaj uygulayın. Bunun için bebeğinizin sırtını göğsünüze yaslayarak karnına ya da dizlerinizin üzerinde oturur pozisyonda yan tutarak sırtına masaj yapabilirsiniz. Dik oturma pozisyonunda bebeğin kafası en eğik olacak biçimde kucağınıza oturtun. Bir elinizle koltuk altından tutarken göğsünüzden de destek verin. Diğer elinizle sırtını ovalayın ya da hafifçe vurun. Bu bebeğinizi çok rahatlatacaktır.


Bebeklerde idrara yapamama: idrarda ani azalma, ya da hiç idrar yapamama, elektrolit ve asit-baz bozukluğu, üre, kreatinin, fosfat gibi maddelerin atılamaması durumudur. Birçok nedeni arasında dehidratasyon, aşırı kanamalar, yanıklar, kalp yetmezliği, şok, akut glomerulonefrit, böbrekte zehirli etki yapan madde ve ilaçların alınması, şiddetli enfeksiyonlar, böbrek taşlan, böbrek veninin pıhtı ile tıkanması gibi durumlar sayılabilir. Bebeklerde sık görülen idarar yapamama nedenlerinden biride böbrek taşlarının varlığıdır. Böbrekte bulunan ya da idrar kanalını tıkayan taş idrar yapamamaya neden olur. Bebeklerde ve çocuklarda idrar yapamamanın nedenleri arasında kronik böbrek yetmezliği de bulunur. Bu durum böbrekte geri dönüşümsüz hasar yaratmıştır.



Bebeklerde Kaka Yapamama ve İdrar Yapamama Sorunu

16 Haziran 2013 Pazar

Genelde bütün gebeliklerin ilk aylarında anne adaylarında genel bir yorgunluk ve bitkinlik hali vardır. Bazı gebe bayanlarda da gebeliğin ilk aylarından itibaren nedeni bilinmeyen bir baş ağrısı durumu ortaya çıkar. Vücuttaki hormon miktarlarının sürekli olarak değişmesinden ve hamilelik nedeniyle ortaya çıkan bir takim psikolojik nedenlerin tüm bunları tetiklediği tahmin edilmektedir. Bunlar dışında gebelikten önceki bazı alışkanlıkların gebelik boyunca bebeğe zarar vermemesi için terk edilmesi de anne adayında baş ağrılarına neden olabilir. Örneğin; kahve ve çay tüketimine bağlı kafein alımı gebelik süresi boyunca eksikliği baş ağrısı nedeni olabilir. Bu ağrılar genellikle gebeliğin ortalarına doğru etkisi azaltırlar ve kaybolurlar. Gebelerde baş ağrıları gebeliğin ortalarına kadar normal kabul edilse bile bu dönemden sonraki baş ağrıları takip edilmelidir. Yüksek tansiyondan dolayı olacağını göz ardı etmemek gerekir. Bu dönemde düzenli aralıklarla tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Hamilelik süresi boyunca ağrı durumlarında hemen ilaç kullanmak yerine farklı alternatifler tercih edilmelidir. Şakak bölgesine uygulanacak masaj, gevşeme hareketleri, çeşitli eklem yerlerine uygulanacak sıcak kompres ve doğal bir ortamda yapılacak bir yürüyüş sizi rahatlatacaktır. Hamilelik boyunca vücudun yorgunluk ve bitkinlik çekmesi gayet doğal bir sonuçtur. Bu gibi durumlarda vücudunuzun size gönderdiği mesajları dikkate alın. Egzersiz veya yürüyüş yaparken nefesiniz bir anda kesilirse ve üzerinize bir baskı gelirse mutlaka bir yerde mola vererek dinlenin. Hamilelik esnasında baş ağrısı, yorgunluk ve bitkinlik problemlerini en az zararla atlatabilmenin bir başka yolu ise beslenme programınıza dikkat etmenizdir. Yediğiniz besinlerde almanız gerekenden az miktarda bulunan demir, protein veya kalori miktarı hamileliğin ilk dönemlerinde sürekli yorgunluk hissi verecektir. Aldığımız besinleri tüketirken bebeğinizi düşündüğünüz kadar kendinizi de düşünün, çünkü onun hayatı sizinkine bağlıdır. Halsizlik ve bitkinlik hissiniz bir türlü geçmek bilmiyorsa mutlaka bir doktora görünün doktorunuzun ilk aklına gelecek sorun kansızlık olacaktır. Yapacağınız kan tahliline göre eğer kan değerleriniz belli bir düzeyin altındaysa mutlaka tedaviye başlamanız gerekir. Anemi rahatsızlığınız düzelmeye başlayınca yorgunluk ve bitkinlik hisside büyük oranda düzelecektir.



15 Haziran 2013 Cumartesi

Rahim içi gelişme geriliği

Rahim içi gelişme geriliği: Henüz doğmamış olan bebeğin haftalık gelişimi ile olmasını beklediğimiz gelişimi arasında çok fark olması durumuna denir.


Doktorunuz aksini söylemedikçe ultrason kontrollerinde bebeğin tahmini ağırlığı ile haftalık gelişimine göre gelen ağırlığı arasındaki küçük farklar gelişim geriliği olduğu anlamına gelmez.


Normal şartlar altında fetusun hangi boy ve kilo aralığında doğacağı gebeliğin ilk dönemlerinde bellidir. Gelişme ve büyümeyi etkileyecek bir sorun olmadığı sürece beklenen boy ve kiloda doğar buna bebeğin gelişme potansiyeli denir.


Bebeğin doğumda bu potansiyele ulaşmamış olması durumunda Rahim içi gelişme geriliği’nden bahs edilir. Bu gelişme geriliği bebek, anne ya da ikisi arasında bağlantı kuran plasenta kaynaklı olabilir.


Bebekten kaynaklı sorunlar: Kromozom anomalileri, bebekteki yapısal kusurlar (nöral tüp defektleri, renal agenezi (böbreklerin olmaması), mikrosefali, anensefali, gastrointestinal sistem defektleri), gebeliğin başında anneden bebeğe geçen enfeksiyonlar, çoğul gebelikler Rahim içi gelişme geriliği yapan etkenlerdir.


Anneyle ilgili nedenler: Annenin gebeliğin başlangıcı döneminde beslenmesinin ileri derecede aksamasına bağlı bebekte gelişme geriliği olabilir.


Hipertansiyon ve diğer ciddi kalp ve damar hastalıkları, preeklampsi, annenin kanına yeterince oksijen geçmesini engelleyen ağır solunum sistemi hastalıkları, uzun zamandan beri kontrolsüz kalmış diabet, çeşitli kan hastalıkları, böbrek ve karaciğer hastalıkları ve diğer kronik hastalıklar Rahim içi gelişme geriliğine neden olabilirler.


Plasentayla ilgili nedenler: Plasenta previa, uzun zamandan beri var olan ablatio placenta, kordonun plasentaya anormal girmesi ve diğer plasental anomaliler plasenta işlevini bozarak Rahim içi gelişme geriliği oluşumuna neden olabilirler.


Bebeğin tüm bedenini ve organlarını etkilerse simetrik gelişme geriliğinden, sadece karın çevresindeki yağ dokularının azalmasına neden olursa asimetrik gelişme geriliğinden bahsedilir.



Rahim içi gelişme geriliği

Hamilelikte Suyun Erken Gelmesi

Hamilelikte suyun erken gelmesi: Anne adayı gebe kaldıktan sonra döllenen yumurta kesesiyle beraber rahim içine yerleşerek yer edinir. Bu kese içerisinde bebeğin suyu ve keseyi çevreleyen amniyon zarı vardır. Amniyon zarı içerisindeki su bebeğin gelişimi için çok gereklidir. Amniyon zarı ve suyu bebeği hem dıştan gelecek fiziksel etkilerden korur hem de bebeğin uygun sıcaklık altında kalmasını sağlar. Amniyon suyunun diğer önemli bir özelliği de bebeğin kas ve iskelet sistemi gelişimini sağlamasıdır. Normalde doğum eylemi başladıktan sonra rahim ağzı 8-10 cm kadar açılır ve  sonra amniyon zarları patlayarak doğum gerçekleşir. Doğum sancıları başlamadan amniyon zarının yırtılmasına EMR (erken membran rüptürü) adı verilir. Halk arasında “suların gelmesi” olarak da adlandırılır. Amniyon suyunun gelmesi en sık olarak vajinal enfeksiyonlar ve idrar yolu enfeksiyonlarına bağlıdır. Bunun dışında çoğul gebeliklerde, doğumsal rahim anormalliklerinde ve “polihidramnioz” adı verilen amniyon sıvının fazla olması ileri derecede anemi, düzenli dengeli beslenememe, batına yapılan darbeler ve son ay içinde cinsel ilişkide bulunma da amniyon sıvının erken gelmesi nedenleri arasındadır. Sigara içimi de risk faktörleri arasında yer almaktadır. Amniyon suyunun erken gelmesi durumunda takiben 24 saat içerisinde doğum olayı gerçekleşir. Suyun gelmesi ile beraber doğum eylemi kendiliğinden başlayacaktır. Bebekle dış dünya arasındaki amniyon zarının patlamasıyla bebek enfeksiyonlara maruz kalacaktır eğer 24 saat içerisinde doğum eylemi gerçekleşmezse bebek ve anne ciddi anlamda tehlike altında olacaktır. Doğum eylemi suni sancı verilerek yapılmalıdır. Amniyon suyunun tamamen boşaldığı gebelerde doğum eylemi gerçekleşmiyorsa bebeğin kordonunun bir yere sıkışacağı yada bebeği tehlikeli bir durumda bırakacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Buna bağlı olarak acil sezeryan ameliyatı ile bebek alınmalıdır. Suyu erken gelen hamilelerde bebeği ve anneyi korumak için antibiyotik tedavisine başlamak gerekir. Çok nadir de olsa bazı gebeliklerde amniyon zarı bir miktar yırtılarak sıvı kaybı olmaktadır ve yırtık iyileşerek amniyon sıvısı tekrar dolmuşsa gebelik devam edebilir. Suları erken gelen gebelikler riskli grup da yer aldığı için, ultrasonografi, doppler testi, NST takipleri ile yakından izlenmelidirler.



Hamilelikte Suyun Erken Gelmesi

12 Haziran 2013 Çarşamba

Hamilelik döneminde saçların boyanmasıyla ilgili yapılan hiçbir çalışmada zararlı bulgular elde edilmemiştir.


Bu konu üzerinde hayvan deneylerinde gelişmekte olan fetusta her hangi bir anomaliye rastlanmamıştır. Ancak şu da bir gerçek ki saç boyalarında ki kimyasal maddelerin hemen hepsi yüksek düzeyde toksiktirler.


Bazı doktorlar hastalarına bitkisel özlü saç boyalarını kullanmalarını önermektedirler. Sıklıkla kullanılan, kalıcı ve yarı kalıcı boyaların içindeki maddelerle yapılan deneylerde anne karnındaki bebek üzerine zarar verici etkileri görülmemiştir.


Tedbirli davranmak için, doğum sonrasına kadar saçlarını boyatmayabilirsiniz, saçınızda değişiklik yapmak, beyazlarınızı gizlemek veya dip boya yaptırmak istiyorsanız, gebeliğin ilk üç ayından sonra, bitkisel saç boyaları kullanabilirsiniz.


Saç boyalarında yüksek düzeyde kimyevi madde bulunmaktadır. Boya kullanımından sonra ciltte emilip idrar yolu ile atılmaktadır. Saç boyasının solunmasıyla kana geçen kimyevi maddenin miktarı ciltle emiliminden daha fazladır.


Hamilelikte  saçınızı boyarken doktorunuzdan izin almanız gerekir. İyi havalandırılmış bir ortamda boya yapılmalıdır. Boyanın ardından saçlarınızı soğuk suyla yıkamanız ciltten emilimini azaltacaktır. Her ne kadar bebeğe geçen kimyevi madde saptanmamış olsa da gebeliğin 3. ayından sonra bitkisel boyalarla yapılması önerilmektedir.


Saça boya sürmenin herhangi bir olumsuzluğu kanıtlanmış olmamasına rağmen yine de kimyasal içeriğinden dolayı insanlar bu konuya tedbirli davranmaya devam etmektedirler. Her şeye rağmen yinede gebelik süresi boyunca saçları yıpranan ve değişiklik yapmak isteyen bayanlar kendilerini bu konuda iyi hissetmek isterler ve kendilerine özen göstermek isterler.


Hem içinde bulundukları psikolojik değişim hem de gebeliğin verdiği fizyolojik değişim kadınları etkileyebilir. Bu konuda gebelerin yapacakları ve herkesçe önerilen tek uygulama kına olabilir.


Saçlarını boyamak isteyen ve boyamayı risk olarak gören gebeler saçlarına kına yapabilirler hem bitkiseldir hem de hiçbir yan etkisi yoktur.



10 Haziran 2013 Pazartesi

Folik Asit (B9) vitamini:


Folik asit vücudumuz için çok faydalı ve birçok yapıda etkin olarak bulunan bir vitamindir. Alyuvar oluşumu, amino asit metabolizması, hücre büyüme ve yenilenmesi, kas yapılması gibi görevlerde bulunan ve dışarıdan alınması gereken bir B gurubu vitamindir. Bağışıklık sisteminin etkin bir şekilde işlemesi ve güçlenmesi için son derece faydalıdır. Özellikle hamilelik döneminde bebeğinkilerle birlikte bu oluşumlar da artacağı için folik aside olan ihtiyaçta artmaktadır. Hamilelik döneminde ne kadar dikkat edilse ve yeterli derecede yemek yense bile yine de folik asit ihtiyacı karşılamada yetersiz kalınır. Bu hamilelik dönemi boyunca kesinlikle folik asit yetersiz alınmamalıdır. Yoksa bebekte ciddi sağlık sorunları ile karşılaşılacağı gibi ölü doğumlarda gerçekleşebilir. Gebelik döneminde folik aside olan ihtiyaç normal bir bireyler karşılaştırılacak olursa gebelerin yaklaşık 6 kat daha fazla folik asit almaları gereklidir. Ancak bu şartlarda hem bebeğin hem de annenin folik asit ihtiyacı karşılanmış olur. Bu durumu besinlerle karşılamak mümkün olmadığı için dışarıdan folik asit tabletleri ile desteklemek gerekir.


Hamilelikte folik aside olan ihtiyaç neden artar?


Hamilelik döneminde folik asit yeterli miktarlarda alınmazsa birçok istenmeyecek durumla karşılaşabiliriz. Düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri ve annede megaloblastik anemi oluşabilir. Folik asidin yeterli düzeyde alınması homosisteinin üretimini ve kullanımını düzenler. Bu amino asit benzeri maddenin yüksek düzeyleri damar duvarına zarar vererek plak oluşumuna neden olur. Folik asit kalp hastalıklarına karşı bu etkisinden dolayı koruyucudur. Özellikle akciğer, kolon, rektum ve serviks kanserinin önüne geçmede çok faydalıdır. Folik asidin yeterli düzeyde alınması ile Annenin ve bebeğin damar sağlığı da korunmuş olur. folik asidin yeterli miktarlar da alınması çok önemlidir. Folik asit eksikliğine bağlı depresyonda gelişebilir. Gebelik döneminde gelişen bu depresyon durumu anne adayı için istemediğimiz bir durumdur. Folik asit ve B vitaminini yeterli seviyede alınırsa homosisteinin düzeyi düşer ve buna bağlı olarak depresyon azalır.


Folik asit kullanımına hamilelikten önce başlamak gerekir eğer hamile kalma kararı aldıysanız 3 ay önceden folik asit alımına başlayabilirsiniz. Böylece nöral tüp defekti olasılığını yüzde 70 oranında azaltmış olursunuz. Yine bu bağlamda alınacak önlemler arasında tüketeceğimiz besinleri de folik asit yönünden zengin gıdalardan seçerek boş olan depolarımızı doldurmamız gerekir. Hamileliğe karar verdikten sonra mutlaka kadın doğum doktorunuzla görüşerek kandaki folik asit düzeyinize baktırınız ve bu sonuca göre doktorunuzun belirleyeceği takviye listesine uyunuz.


Folik asit kullanımına gebelikten üç ay önce başlamak ve gebeliğin 8. Haftası bitene kadar devam edilmelidir. Nöral tüpün kapanması gebeliğin dördüncü haftasına kadar sürdüğü için bu haftadan sonra kullanımının bir önyeyici etkisi yoktur.


Folik asit yönünden zengin ürünler: karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler, hayvan sakadatları, kırmızı et, kuru baklagiller, yumurta, yoğurt, süt, tam taneli tahıllar, sebze ve meyveler.



9 Haziran 2013 Pazar

Üçlü Tarama Testi (Triple Test) Ne Zaman ve Nasıl Yapılır

Üçlü tarama testi (Triple test) gebelikte bebekte olabilecek bazı kromozomal anomalileri ve nöral tüp defekti denilen doğumsal anomalileri araştırmak için yapılan bir testtir.


Üçlü tarama testinde gebelikte rastlanacak kromozomal anomalilerin trizomi 21 ve trizomi 18 olma riski belirlenir. Kesin bir hastalık tanısı koymaya yaramaz ancak bu hastalıklardan birinin görülme riski çok yüksek çıkarsa kesin tanı konması için amniyosentez işlemi yapılmalıdır. Üçlü testte ikili testten farklı olarak nöral tüp defektleri denilen anomalilerinde riski belirlenir. Bunu sağlayan alfafötoprotein değeridir.


Nöral tüp defektleri bebeğin sinir sistemi ile ilgili omurulik hasarları (halk arasında bebeğin sırtında açıklık olması) veya beyin hasarları ile ilgili anomalilerdir.


Üçlü test bebeğin gelişimi hakkında çok can alıcı bilgiler sağlar. Trizomi 21 ve 18 bebekte olabilecek zeka geriliğini kalp anomalileri ve daha birçok organ anomalileri hastalığıdır.


Üçlü tarama testi genellikle hamileliğin 16-20 haftaları arasında yapılır Üçlü test aynen normal kan tahlillerinde olduğu gibi anneden az miktarda alınan kan ile yapılır. Üçlü tarama testinde sonuca göre risk belirleme (Down sendromu için 1/380, Edwards sendromu için 1/200) hastalığın görülme olasılığı üzerinden hesaplama ile iletilir.


Üçlü testin sonucunu değerlendirirken gebelik haftasına göre annenin yaşı, vücut ağırlığı, ırkı, annede diyabet olup olmaması, sigara içip içmediği, öyküde önceki gebeliklerin özellikleri ile birlikte değerlendirilir.


Üçlü tarama testi ile down sendromlu bebek taşıyan gebeliklerin tamamı belirlenemez ancak %70’i belirlenebilir.


Down sendromlu bebek taşıyan hamileliklerin yaklaşık üçte birinde üçlü test sonucu yüksek riskli olarak gelmez, normal gelir. Bu tespit etme başarısı düşüklüğü nedeniyle üçlü testin tek kullanılması önerilmez.


Üçlü test ile diğer bazı anomalileri de saptamak mümkündür. Bebeğin karın duvarı anomalilerinde (gastroşizis, omfalosel), böbrek anomalilerinde de test sonuçları yüksek çıkabilir. Bu nedenle üçlü testte artmış risk saptanan gebelere amniyosentez yapmadan önce tüm bu anomaliler açısından ayrıntılı ultrasonografik değerlendirme (II. basamak ultrasonografisi) yapılmalıdır.


Yapılan ayrıntılı ultrason ile bu anomaliler daha net gözlenebiliyorsa bu doğrultuda tamamen emin olmak için amniyosentez işlemi yapılmalıdır.



Üçlü Tarama Testi (Triple Test) Ne Zaman ve Nasıl Yapılır

8 Haziran 2013 Cumartesi

Bir önceki yazımızda hamile bayanların vücutlarında meydana gelen deformasyonların en aza indirilmesi için ipuçlarını vermeye başlamıştık ve bu yazımızda da ipuçlarına kaldığımız yerden devam edeceğiz.


Duş veya banyodan sonra özellikle karın ve meme bölgesinde ortaya çıkan çatlakların kalçalarda da görülmesi muhtemeldir bu nedenle bu üç bölgeye kakao yağı, badem yağı ve özel formüllerle hazırlanmış olan sağlık açısından sorun teşkil etmeyen kozmetik ürünlerinden çatlak kremlerini kullanarak üç bölge ve çevresinde meydana gelen deformasyonu minimuma indirgeyebilirsiniz. Diğer etmenlerden cilt renginizde meydana gelen koyulaşma ağırlıklı değişimler ile genellikle yüz bölgesinde görülen lekelerle sivilcelerinde kalıcı bir unsur teşkil etmediğini bilmeniz gerekmektedir. Eğer ki bu lekelerin, sivilcelerin ve renk değişimlerinin gittiğiniz ortamlarda dikkat çekmesini veya kötü görünmesini istemiyorsanız bunun da çaresi olarak yine bayanların olmazsa olmazı olan kozmetik ürünlerini kullanabilirsiniz. Kozmetik ürünlerinden kapatıcılar ve diğer makyaj malzemeleri sizin kurtarıcılarınızdan olmaktadır. Ve böylelikle güzel görüntünüzü yine ortaya çıkarabilir bunun sonucunda da psikolojik olarak rahat ve huzurlu bir gebelik gerçekleştirebilirsiniz. Fakat hamile bayanların bu sebeplerden dolayı kullandığı makyaj malzemeleri ve güzellik maskelerini gece yatarken mutlaka temizlemeniz gerekmektedir. Temizlik işleminin amacı da yüz ve diğer uygulama yaptığınız bölgelerdeki gözeneklerin açılmasıyla bu bölgelerin sağlıklı yapısının korunmasını sürdürebilirsiniz.


Cilt sağlığı çok önemli olduğundan dolayı eğer ki gebelik döneminiz yaz mevsimine denk geliyorsa mutlaka güneş ışınlarının yan etkilerinden korunabilmek için korucuyu kremler kullanınız.



7 Haziran 2013 Cuma

Bebeğin Ek Gıdaya - Ek Besine ve Katı Gıdaya Geçişi

Etleri derken bunun altını çizmekte mutlak fayda var ki çok dikkat etmelisiniz yağsız iyi çekilmiş ve pişimi iyi gerçekleşmiş olan kıyma ve yine yağsız – derisiz beyaz et olan tavuk etini tercih etmelisiniz.


Bir ay daha büyümüş olan bebeğinizi yani 8.ayına girdiğinde sebze yemeklerini çeşitleyerek ve bunları hem tuzsuz hem de baharatsız yapmalısınız ki bebeğinize dokunmasın bu şekilde yedirmelisiniz. Devamında ise baklagiller olarak ifade edilen nohut, bezelye, mercimek gibi gıdaların yemeklerini yapmalısınız ve ezmiş bir şekilde bebeğinize yedirmelisiniz. Yağ asitlerinden vücudun üretemediği ve en çok ihtiyaç duyduğu bir değerde omega-3 olmaktadır.


Omega-3’ün deniz ürünlerinde bol bulunduğunu düşündüğümüzde artık bebeğinize kılçıklarından arındırılmış ve derisini de temizlemiş olduğunuz balıklarını yedirmeye başlayabilirsiniz. Omega-3’ün yararları saymakla bitmese de özellikle gelişim dönemlerini ilgilendirdiği için hem bebeklik hem de çocukluk dönemlerinde mutlaka yeterli miktarda tükettirmelisiniz. Bu sayede göz gelişimi ve beyin hücrelerindeki olumlu gelişmelerin yaşanmasını sağlayabilirsiniz. 8.ayına giren bebeklerin sabah kahvaltılarında pastörize peynir çeşitlerinden tattırmaya ve yavaş yavaş miktarını arttırarak yedirmeye devam edebilirsiniz.


8.aydan itibaren bebeğinizi daha sıklıkla alıştırmaya çalıştığınız katı gıdaları 4 aylık zaman dilimini geçirerek bebeğiniz ilk yaşını doldurduğunda artık sofranıza rahatlıkla oturabileceksiniz ve yine az tuzlu baharatsız sebze ve et yemeklerinizi artık çok fazla dikkat etmeden yedirebileceksiniz.


Bebeğinizin yemek borusunun ufak olduğunu göz ardı etmemeniz gerekmekte ve yine beslenmesinde kolaylıkları sağlamak için çatal veya kaşık yardımıyla ezerek yediriniz.


Bu gelişmeleri bilinçli bir şekilde yürütmelisiniz. Aksi takdir de yanlış davranışlarla bebeğinizin sağlık durumunda sıkıntılar yaşayabilmenize neden olabilirsiniz. Yine de bu aşamaları uygularken, uzman hekim tarafından bebeğinizin bünyesine uygun olarak beslenme programını yaptırmanızda oldukça fazla yarar görülmektedir.


Katı gıdaları tükettirme alışkanlığını başlattığınız ilk altı aylık dönemden sonra bebeğinizdeki değişimlerin kısa sürede oluştuğunu da fark edeceksiniz. Neden derseniz, meyve ve sebzeler bebeğinizin gelişim sürecinde ihtiyaç duyduğu gerekli vitaminleri, mineralleri, proteinleri ve hatta karbonhidratları temin edebilmesinden dolayı bebek gelişimine de oldukça fazla hız kazandırabilmektedir. Özellikle bebeğinizin beyin gelişimi için kuruyemiş çeşitlerinden olan cevizi ezerek bebeğinize yaşını doldurduğundan itibaren yedirmeye başlamalısınız. Bu sayede bebeğinizin zekâ gelişiminin de arttığını gözlemleyebilirsiniz.


Zaten yedireceğiniz ve içereceğiniz gıdalardan bebeğinizde meydana gelen değişimleri iyi veya kötü olarak kolayca gözlemleyebileceksiniz. Bu gelişmelerin ardından bebeğinizin de tadını yakalayarak ve severek istediği gıdaları yedirmenizde fayda görülecektir. Çünkü bebeğinizin aldığı ve istediği bu tatlar sayesinde yeme içme alışkanlığını kazandırdığınızı ortaya çıkaracaktır.


Siz değerli anne adaylarına veya yeni doğum yapan bebek sahiplerine bu aşamalar pratiklik kazandırılabilmek ve bilinçlendirilebilmek amacıyla aktarılmaktadır. Lütfen sağlıklı bireyler yetiştirebilmek için bu aşamaları göz ardı etmeyiniz.



Bebeğin Ek Gıdaya - Ek Besine ve Katı Gıdaya Geçişi

6 Haziran 2013 Perşembe

Bebeğin Beslenmesinde Katı Gıdalara Ne Zaman Başvurulmalı

Bir önceki yazımızda yarım kalan katı gıdalara karşı bebeğinizi uyumlaştırma sürecine devam etmekteyiz.


Alıştırma aşamalarına geçerken öncelikle aynı gün içerisinde sadece tek çeşit gıda ve en fazla bir tatlı kaşığı kadar vermelisiniz. Aksi takdirde beğenip beğenmeme durumunun yaşanması ve bebeğin reddetmesi kolay olacaktır. Acele etmenize gerek yok zamanla miktarları arttırırsınız.


Vereceğiniz besinleri bilinçli olarak seçmeniz gerekir ki bebeğinizin sindirim sistemine uygun olmalı.


Vereceğiniz katı gıdaların bebeğiniz üzerindeki etkilerini iyice takip etmeniz gerekmektedir. Çünkü her bireyin bünyesinin farklı olması daha bebeklik döneminden ortaya çıkmaktadır. Kimi besin faydalı gelirken kimi de alerjik reaksiyona neden olup bebeğinizin vücudunda istenmeyen kızarıklık, kaşıntı ve ağlaması ortaya çıkabilirken, nefes alıp verme gibi faktörlerinde yaşanması muhtemel gözükmektedir.Ayrıca kusma gibi mide sorunlarının yaşanması yahut yaptıkları dışkılarda farklı belirtilerin ortaya çıkması mümkün olmaktadır. Bu izlenim sürecini doğru bir şekilde uyguladığınızı düşünüyorsanız katı gıdalarla alıştırma aşamalarını devam ettirmelisiniz.


Yine ilk adım için doğumdan sonraki 6 ayı geçirdikten itibaren bebeğinizin sıvı tüketme ihtiyacının fazla olması dolayısıyla meyve suyu veya pürelerini ilk olarak alıştırmanız gerekmektedir.


Meyve suyu ve pürelerini hazır olarak satın almaktan kaçınınız. Çünkü hazır gıdalarda koruyucu vb. maddelerin içermesi bebeğinize zarar verecektir. Bu nedenle mutlaka ev yapımı meyve suyu ve pürelerini tüketmesini sağlayınız.


Elmanın bebeğinize zarar verici eylemi oldukça düşük yüzdeye sahip olmaktadır. Meyve suyu ve püre tüketiminde ilk olarak elmayı seçiniz. Ufak bir ipucu ise çilek meyvesini bebeğinizden bu sürelerde tanıştırmayınız. Nedenini merak edecek olursanız da çilek alerjik reaksiyonları ortaya çıkaran bir özelliği sahip olmaktadır. Faydalı gelebileceği gibi bebeğinize zararı da olabilir bu sebepten ötürü sakınmakta yarar var diye belirtmeliyiz. Ayrıca sebze çeşitlerinden kabak ve bunu takiben ev yapım yoğurt ile diğer sebze sularını yedirmeye başlayabilirsiniz.


Bir ay daha yol kat ettiğinizi varsayarak artık bebeğinize doğal proteini vermeniz gerekmektedir ki bunu da yumurta ile gerçekleştirebilirsiniz. Fakat dikkat etmeniz gereken nokta bebeğinize önce çeyrek ve ilerleyen günlerde de yarım ölçek şeklinde haşlanmış yumurtanın sarısını yediriniz. Yumurtanın beyaz kısmı yine alerjik reaksiyonlara yol açabildiğinden 12 ayını doldurana dek yumurta beyazından kaçınınız.


Artık çeşitleri arttırmanız gerekli olduğundan 7.ayı doldurulan bebeklerde pirinç unu ile mamalar yapabilirsiniz. Bunun haricinde en fazla bir tatlı kaşığı kadar pekmez verebilirsiniz hem bebeğinizin sağlıklı bünyeye kavuşması hem kilo alamama problemi varsa bunu yok edebilirsiniz hem de enerjisini böylelikle kazandırabilirsiniz. Hazır olmamak kaydı ile taze sebzelerden yararlanarak sebze çorbaları yaparak bebeğinizi böyle besleyebilirsiniz. Etlerdeki protein miktarını düşünecek olursak, sağlıklı bünyenin et tüketmesinin mutlaka gerçekleşmesi gerekir ki bunu da yaptığınız sebze çorbalarına etleri katarak oluşturabilirsiniz.



Bebeğin Beslenmesinde Katı Gıdalara Ne Zaman Başvurulmalı

Cilt Lekelerine - Güneş Lekeleri ve Siğillere Sirkesi

İnsan sağlığı için birçok faydası bulunan elma sirkesi son zamanlarda cilt üzerinde ki kullanımı ile lekelere ve sivilcelere de son derece faydalı olduğu saptanmıştır. Elma sirkesi asitli yapısından dolayı cilt lekelerinin azaltılması için kullanılan doğal ürünler arasında yer almaktadır.


Elma sirkesini cilde kullanırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Kullanılacak sirkenin pastorize edilmemiş ve filtreden geçirilmemiş olması gerekir. Organik elma sirkesi cilt üzerindeki lekeler, akneler ve yaşlılık izleri üzerinde diğer bütün doğal ürünlere göre daha faydalı olduğu görülmüştür.

Cilt lekeleri için: Elma sirkesini cilde uygulamadan önce cildimizin gözeneklerini açmak için ılık su ile yıkamamız gerekir. Daha sonra lekeler üzerine sürmek üzere bir pamuk üzerine damlatacağımız elma sirkesini cildin lekeli yerlerine uygulayarak 20 dakika kadar beklemeliyiz. Bu zaman sonunda cildimizi soğuk suyla durulayarak işlemi sonlandırabiliriz. Ciltteki lekelerin görünümü azalana kadar bu uygulama günlük olarak uygulanmalıdır.

Siğillere elma sirkesi uygulaması: Önce cildimizi ılık su ile yıkayıp durulamalıyız. Daha sonra kulak temizleme çöpüne elma sirkesi damlatarak bunu siğilin üstüne yerleştirip yara bandı ya da bandajla sabitleyebiliriz. Bu şekilde gece boyu veya gün boyu bekledikten sonra elma sirkeli çubuğu değiştirin. Bu işlem başarı olmuş ise siğil bir aç gün içerisinde kuruyup düşecektir. Siğil düştükten sonra yerini kurutmak için aynı işlemi birkaç gün daha uygulayabiliriz.

Yaşlılık ve güneş lekeleri için: Her akşam yatmadan önce yüzümüze elma sirkesi sürüp öyle yatmalıyız. Eğer bu uygulamada batma ve yanma hissedilirse elma sirkesini suyla seyrelterek öyle kullanmamız gerekir. Bu işlemi düzenli bir şekilde her akşam yaptığımızda ciltteki güneş ve yaşlılık lekeleri üzerindeki inanılmaz etkisine sizde inanamayacaksınız.


Çok paralar verip pahalı kremler almadan önce elma sirkesini kullanmanızı tavsiye ederiz.



Cilt Lekelerine - Güneş Lekeleri ve Siğillere Sirkesi

Bebeklerde Göz Çapaklanması Nasıl Geçer ve Tedavisi

Bebeklerde en sık görülen göz sorunlarından biri göz çapaklanmasıdır. Bazen çok inatçı olan göz çapaklanması bazen de kısa sürede düzelebilir. Bebeklerde göz çapaklanması daha çok iki nedene bağlı görülür. Bunlardan birincisi bebeğin gözyaşı kanallarının tıkalı olmasıdır. İkinci neden ise doğum esnasında aldığı bir enfeksiyondan dolayı da göz çapaklanması olabilir. Her iki durumda da bebeğin gözlerinde çapaklanma görülür ve bebek uyuyup uyandıktan sonra gözlerini açamaz göz kapakları yapışır. Uzun süre devam ederse göz doktoruna götürmek gerekir. Eğer gözyaşı kanallarında tıkanıklık teşhisi konursa doktorunuzun tavsiyesine göre belli aralıklarla gözün alt tarafına düzenli masaj yapmak gerekir. Bunun dışında eğer göz enfeksiyonu teşhisi konmuşsa doktorunuzun tavsiye ettiği merhem ve göz damlalarını kullanmanız gerekir. Göz çapaklanması çoğu zaman 6. Aydan sonra kendiliğinden düzelir. Eğer devam eden inatçı çapaklanma söz konusu ise en kısa zamanda göz doktoru ile görüşmeniz gerekir. Bebeklerde göz çapaklanması bulaşıcı olabilir. Bunu önlemek ve daha kötü göz enfeksiyonlarına sebebiyet vermemek için hijyen kurallarına çok dikkat etmek gerekir. Belirli aralıklarla doktorunuzun tavsiye ettiği kurallara uyarak bebeğinizin göz temizliğini yapmanız gerekir. Bebeğinizin ellerini sürekli gözüne götürmesine ve ovuşturmasına engel olmanız gerekir. Evde bu konuda yapılabilecek doğru uygulamaları şöyle sıralayabiliriz. Bebeğin her iki gözünü de ayrı pamuk kullanarak kaynatılmış ve ılıtılmış su ile temizleyebiliriz. Enfeksiyonlu gözden diğerine cerahat ya da akıntı geçişini engellemek için bebeğinizin yatış pozisyonunu düzenleyebilirsiniz. Bunun dışında cerahat ya da akıntı bulaşmış nevresimi varsa değiştirerek diğer gözünün de enfeksiyon kapmasını engelleyebiliriz. Göz çapaklanması tedavi edilene kadar belli aralıklarla bu işlemi yapmak gerekir. Bebeklerde göz çapaklanması ciddiye alınması gereken bir hastalıktır. Eğer bebeğinizin gözünde kızarıklık, akıntı, kirpiklerinde kepek benzeri oluşumlar görürseniz en kısa zamanda bir çocuk doktoru ya da göz doktoru ile görüşmeniz gerekir. Bu konuda uzman biriyle görüşmeden kulaktan doğma yaklaşımlarla müdahalede bulunmak çok yanlış bir uygulama olur yapacağınız yanlış bir uygulama daha kötü sonuçlara neden olacağı gibi enfeksiyon bulaşmamış göze de enfeksiyon bulaştırabilirsiniz.



Bebeklerde Göz Çapaklanması Nasıl Geçer ve Tedavisi

4 Haziran 2013 Salı

Erkeklerde Doğum Kontrol ve Korunma Yöntemleri

Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de doğum kontrol yöntemleri kullanılmaktadır. En çok kullanılan üç yöntem vardır.


Geri çekme yöntemi: bu yöntemde erkek cinsel ilişki esnasında tam boşalacağı zaman penisi vajina dışına çıkararak dışarı boşalır böylece sperm ve yumurta hücresi karşılaşmaz ve gebelik ihtimali de olmamış olur. bu tamamen kullanıcı kontrolünde olan bir yöntemdir, ilaç veya başka bir şey gerekmez, bu yöntem ile erkekte etkin bir şekilde aile planlamasına katkıda bulunur.


Prezervatif(kondom, kaput, kılıf): Kondom cinsel ilişki öncesi erkek penisine geçirilir. Elastik malzeme ya da lateksten yapılmıştır. Cinsel ilişki esnasında boşalan erkeğin sperm hücrelerini içerisinde tutarak sperm ile yumurta hücresinin karşılaşmasını engeller böylece gebe kalma olasılığı olmaz.


Kondom düzenli ve kontrollü bir şekilde kullanıldığında yüzde 97 oranında korunma sağlar. Kondom cinsel yolla bulaşan bütün hastalıklara karşı koruma sağlar. İlaç olmadığı için hiçbir yan etkisi yoktur. Bazı kondom çeşitleri cinsel ilişkinin süresini uzatarak çiftleri daha mutlu edebilir.


Vazektomi(Tohum kanallarının bağlanması): Erkeğin tohum üreten kanallarının bağlanmasıdır. Cerrahi bir yöntemle cerrah tarafından uygulanır. Uygulama yapıldıktan sonra geri dönüşü çok zor olan bir yöntem olduğu için kalıcı koruma yöntemi olarak anılır. Başka bir bebek istemediğinden emin olan çiftler buna beraber karar vermelidirler. Vazektomi işlemi, erkeğin görünümünde, cinsel arzu ve yeterliliğinde, cinsel doyumunda, penisin sertleşmesinde ve boşalmasında hiçbir değişiklik yaratmaz.


Toplumda erkeklik isteklerim de kaybolacak gibi yanlış bir inanış vardır. Bunun doğru olmadığı kanıtlanmıştır. Tohum kanallarının bağlanması ya da kapatılması işlemi, boşalma sırasında tohum hücrelerinin meni sıvısına karışmasını önler, böylece gebeliğin oluşması engellenir. Tohum hücreleri, zamanla testislerde kaybolur. Yüzde yüz korunma sağlar hiçbir yan etkisi yoktur. Çok basit bir cerrahi müdahale ile gerçekleşir.


Cinsel hayatınızda bir kayıp kesinlikle olmaz. Bu yöntemle erkeğin bayanı gebe bırakması ömür boyu engellenmiş olur. Bu işlem Lokal anestezi ile yapılır uyuşturan bölgede acı olmaz hastanede yatmayı gerektiren bir operasyon değildir. Tek dikkat etmek gereken nokta işlem sonrası yaklaşık 20 beraberlikte başka bir yöntemle korunmak gerekir.



Erkeklerde Doğum Kontrol ve Korunma Yöntemleri

Hamileliğin (Gebeliğin) 37. Haftası

Gebeliğin 37. Haftası, sona yaklaşıyoruz


Bu hafta boyunca rahim çocuğun serbest bırakılması için hazırlanıyor ve karın boşluğunun içine biraz daha iniyor. Rahmin aşağıya doğru inmesi nedeniyle o, diğer organlar üzerindeki baskıyı azaltıyor. Ve bu yüzden nefes almanız rahatlıyor: daha iyi nefes alıyorsunuz ve daha kolay yiyebilirsiniz. Öte yandan, mesanenize baskı artıyor ve tuvalete gitme isteğiniz daha da yoğunlaşmaya başlıyor!


Bu dönemde de Braxton Hicks kasılmaları daha sık olabilir. Ayrıca çok yoğun şekilde rüyalar görmeniz mümkündür.


Çocuğun gelişimi: Çocuk resmen doğmak üzere! Kilo almaya devam ediyor ve herhangi bir zamanda doğmaya hazırdır. Bu haftada bebeğiniz eli ile sıkıca tutma hareketi yapabilir. Bebek dışarıdan ışık veya ses gelen tarafa doğru dönebilir. Bebeğinizin kilosu ve tombullaşması da giderek daha da artar.


Bebeğin Boyutu: 46.2 cm, 2,4 kg


Ne yapmanız gerekiyor: çocuk bakımı ve annelik ile ilgili dergiler ve kitaplar okumaya başlayın.


Hamileliğin (Gebeliğin) 37. Haftası Resim ve Video;


 



Hamileliğin (Gebeliğin) 37. Haftası

3 Haziran 2013 Pazartesi

Bebeklerde Göz kayması (şaşılık) ve Göz Tembelliği

Çocuklarımızın göz sağlığını korumak için uyarılarda bulunmanın yanı sıra belli aralıklarla göz muayenesinde götürmek gerekir. Bebeklerde ve çocuklarda genel olarak görülen üç çeşit göz rahatsızlığı vardır. Şaşılık, göz kayması, göz tembelliği..


Şaşılık: Gözlerin tam karşıya bakarken paralel olmaması durumudur. Bu hastalık her bir gözde bulunan altı kastan bazılarının düzgün bir şekilde çalışmamasından kaynaklanır. Böylelikle şaşılık olur. gözün bu kayma rahatsızlığı içe, dışa, yukarı ve aşağı şekilde olabilir.


Bebeklerde sık olarak karşılaşılan yalancı şaşılık rahatsızlığı vardır. Bu durum burun kökü basıklığından dolayı yan bakışlarda içe kayma izlenimi verir. Bebeğin yüzünün tam simetrik olmaması ve göz kapağındaki anormalliklerde böyle bir görünüm sağlayabilir. Yalancı şaşılıkta uygulanan bir tedavi yöntemi yoktur.


Şaşılığa sebep olan nedenler; Gözü hareket ettiren kaslarda meydana gelebilecek sorunlar, tedavi edilemeyen kırılma kusurları(miyop, hipermetrop, astigmat), nörolojik hastalıklar ve karşılaşılan travmalı durumlarda ortaya çıkabilir.


Şaşılığın belirtileri; gözlerin farklı yönlere bakması, çift görme, parlak ışıkta tek gözün tepki vermesi, bulanık görme, bir yöne bakarken başı eğme gibi durumlar şaşılık belirtileridir. Bu durumların tedavisinde uygun olan yöntemler kullanılmalıdır. Tedavi şekilleri; kapama tedavisi, ortoptik tedavi, cerrahi tedavi uygulanan tedavi çeşitleridir.


Göz tembelliği: Gözün tek taraflı görme yeteneğinin azalmasıdır. İki gözden biri diğerine göre daha az çalışır. Şaşılık, yüksek göz numarası, doğumsal katarakt gibi nedenlerle bir gözden beyindeki görme merkezine yeteri kadar uyarı gitmezse o gözün görme yetisi diğerine göre zayıf olur.


Göz tembelliğinin tedavisinde yaklaşım sağlam gözün kapatılarak tembel gözün çalıştırılması esastır. İlk üç yaş göz tembelliğin yakalanması ve tedavinin en etkili olduğu dönemdir. Tedavi, sağlam gözün kapatılması ve tembel olan gözün çalıştırılarak gözün görmeye zorlanması esasına dayanır.


Gözlük ve kapama tedavisine ne kadar erken başlanırsa başarı şansı o kadar yüksek olacaktır. Şaşılıkla birlikte gelişen göze tembelliği en erken teşhis edilen rahatsızlıktır. Şaşılık nedeniyle muayeneye giden çocukta göz tembelliğinin anlaşılması ile tedavi süreci hemen başlar ve bu sayede ileri ki yaşlarda tedavi şansı olmayan hastalıktan kurtulmuş olunur.



Bebeklerde Göz kayması (şaşılık) ve Göz Tembelliği

Bebeklerde Ek Besine Başlanması

Yeni doğan bebekler yaşamlarının ilk altı ayı sadece anne sütü ile beslenmelidirler. Altıncı aydan sonra ek besinlerle beraber yine anne sütü içmeye devam etmek gerekir. Ek gıdaya geçme zamanını bebeğin sindirim enzimlerinin gelişmesi ile alakalıdır. Bu da yaklaşık olarak ilk altı aylık dönemde gerçekleşir.


Mide sıvılarının gelişimi ve pankreasın işlevi de bu dönemden sonra bir yetişkinin ki gibi düzeylere erişir. Ek gıdalara geçiş dönemi bebeğin nörolojik gelişimi ile de alakalıdır.


İlk dört ve altıncı aylarda bebekte sadece emme refleksi olduğu için yutma ve çiğneme refleksi henüz gelişmediğinden ek gıdaları alması uygun değildir. Zaten ilk dört ve altıncı aylık dönemde anne sütüne ek olarak D vitamini ile desteklenen bebeğin tüm ihtiyaçları karşılanmış olur.


İlk dört ve altıncı aydan sonra bebeğin ek gıda alması uygundur ama burada unutmamak gereken önemli bir nokta da ek besinle beraber anne sütüne de devam etmek gerekir. Ek besine geç başlandığı takdir de enerji ve demir sağlamada eksikliklere yol açabilir.


Bu dönemden sonra bebeklere anne sütü ile beraber ek besinlere başlanabilir. Ek besinlere geçiş yaparken bebeklerin bu dönemde mide kapasiteleri küçük olduğu için az az ve sık sık beslemek gerekir.


Ek besinleri seçerken enerji düzeyi yüksek besinler seçilmelidir. Mesela sütlü unlu mamalar veya yoğurt anne sütüyle verilebilecek besinler arasında en faydalıları olabilir.


Sütlü unlu mamaları seçerken alerji yapma riski en az olan pirinç unu seçilebilir. Daha sonra bu aylar içerisinde taze sıkılmış meyve suyu ve meyve püresi bebeğin vitamin ve mineral dengesini sağlamasına olanak verir.


Altıncı aydan itibaren sebze çorbalarına başlanabilir. Bebeğin çorbalarını bu dönemde bitkisel yağlar kullanarak yapmak önerilir.



Bebeklerde Ek Besine Başlanması

1 Haziran 2013 Cumartesi

Bebeklerde Çocuklarda Bahar Nezlesi Tedavisi

Bahar nezlesi diğer adıyla ‘’alerjik nezle’’ denilen bu hastalık süt çocuğu ve çocuklarda sık görülür. Özellikle bahar aylarında polen oluşumuna karşı alerjik belirtilerle ortaya çıkar. Yılın belli zamanlarında ortaya çıkabilir mevsimsel alerjik nezle de denir.


Dolu bir burun, şeffaf burun akıntısı, burunda ve gözlerde kaşıntı, aksırık nöbetleri ve boğazda kaşıntı belirtileriyle ortaya çıkar. Daha çok polen ve ot gibi ev dışı etkenlerle ortaya çıktığı için yılın tamamında görülen alerjik nezle ile karıştırılmamalıdır. Eğer bahar nezlesi tedavi edilmezse sinüzit, ortakulak iltihabı ve astıma bile neden olabilir. Bu hastalıkların oluşmasını istemiyorsak bazı önlemler almamız gerekir.


Bebeklerde ek besinlere başladıktan sonra bile 1-2 yaşına kadar anne sütü ile beslemeye devam etmek gerekir. Anne sütü bileşimindeki prebiyotikler bebeğin ümmin sistemini destekler ve her türlü enfeksiyona karşı bebeği korur. Bebeğinizin grip ve nezle şikayetleri üç günden fazla sürmüşse ve bu tabloya öksürük ile ateşte eşlik ediyorsa mutlaka doktorunuza görünün.


Polen zamanı yani bahar aylarında pencereleri kapalı tutmak gerekir. Dışarı çıkardığınız çocuğunuzun giyimine dikkat edin atkı ve gözlük kullanabilirsiniz. Polenlerin dışarıda en yoğun olarak bulunduğu sabah saatlerinde dışarı çıkarmayın. Arabayla yapılan yolculuklarda camın kapalı olmasına dikkat edin. Gündelik kıyafetlerin temizliğine çok dikkat etmek gerekir.


Çocuğunuzun yıkadığınız çamaşırlarını dışarıda değil ev içinde kurutmaya çalışın. Nem oranının yüksek olduğu günlerde çocuğunuzu dışarı çıkarmamaya özen gösterin. Günlük olarak saçını yıkayarak saçlarına yapışan polenleri çıkarın.


Ev içerisinde evcil hayvan besliyorsanız çocuğunuzun yatak odasına girmemesini sağlayın ve polen döneminde sigara dumanı, boya kokusu, toz, parfüm gibi uyarıcılara çok dikkat edin ve çocuğunuzu uzak tutun bunlara dikkat edildiği taktirde çocuğunuz bu dönemi daha rahat atlatacaktır.



Bebeklerde Çocuklarda Bahar Nezlesi Tedavisi